Bişnevez ney çün hikayet miküned, Ez cüdayiha, şikayet miküned. “Dinle neyden nasıl anlatıyor, ayrılıklardan şikayet ediyor.” beytinin açıklamasını yaptıktan sonra, şerhine başlayarak, ney’in, insan-ı kamil olduğunu dokuz şekilde isbat etmektedir.
Sonrasında icra edilen ney taksimi ise yazımızın başında zikrettiğimiz Hicr Suresi 29’uncu Ayette geçen ilâhi nefesi temsil eder. Zira ney insan, neyzenin nefesi ise nefes-i İlâhi’dir. Uzunca icra edilen ney taksimi iniltilerle çilelerle dolu dünya hayatını anlatır. Taksim sona erdiğinde Peşreve başlanır.
Bişnev in ney çün hikâyet mîküned. Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned. Dinle, bu ney neler hikâyet eder, ayrılıklardan nasıl şikâyet eder.
HazretiMevlânâ’da ‘’Dinle Ney’’den diyerek başlamıyor mu Mesnevîsine. “Bişnev in ney çün hikâyet mîküned Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned Kez neyistân tâ merâ bübrîdeend Ez nefîrem merd ü zen nâlîdeend” Yani “Dinle, bu ney neler hikâyet eder, Ayrılıklardan nasıl şikâyet eder.
Ezcüdâyîhâ şikâyet mî küned. diye intişâr ve iştihâr etmiş olan bu beytin yazma ve eski nushalara muvâfık şekli baştaki gibidir. Hazret-i Pîr'in kitâb-ı münîfine (Bişnev), yânî -Dinle- emriyle başlamış olmasını tevcîh için şârihler bir çok söz söylemişlerdir.
Vay Tiền Nhanh Chỉ Cần Cmnd Nợ Xấu. Bişnev in ney çün hikâyet mîküned Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned Kez neyistân tâ merâ bübrîdeend Ez nefîrem merd ü zen nâlîdeend Sîne hâhem şerha şerha ez firâk Tâ bigûyem şerh-i derd-i iştiyâk Herkesî kû dûr mand ez asl-ı hiş Bâz cûyed rûzgâr-ı vasl-ı hîş Men beher cem’iyyetî nâlân şüdem Cüft-i bedhâlân ü hoşhâlân şüdem Herkesî ez zann-i hod şüd yâr-i men Vez derûn-i men necüst esrâr-i men Sırr-ı men ez nâle-i men dûr nist Lîk çeşm-i gûşrâ an nûr nîst Ten zi cân ü cân zi ten mestûr nîst Lîk kes râ dîd-i cân destûr nîst Âteşest în bang-i nây ü nîst bâd Her ki în âteş nedâred nîst bâd Âteş-i ıskest ke’nder ney fütâd Cûşiş-i ışkest ke’nder mey fütâd Ney harîf-i herki ez yârî bürîd Perdehâyeş perdehây-i mâ dirîd Hem çü ney zehrî vü tiryâkî ki dîd Hem çü ney dem sâz ü müştâkî ki dîd Ney hadîs-i râh-i pür mîküned Kıssahây-i ışk-ı mecnûn mîküned Mahrem-î în hûş cüz bîhûş nist Mer zebânrâ müşterî cüz gûş nîst Der gam-î mâ rûzhâ bîgâh şüd Rûzhâ bâ sûzhâ hemrâh şüd Rûzhâ ger reft gû rev bâk nîst Tû bimân ey ânki çün tû pâk nist Herki cüz mâhî zi âbeş sîr şüd Herki bîrûzîst rûzeş dîr şüd Der neyâbed hâl-i puhte hîç hâm Pes sühan kûtâh bâyed vesselâm
Ney Felsefesi Bişnev in ney çün hikâyet mîküned. Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned Dinle ney'den, zira o bir şeyler anlatmakta; ayrılıklardan şikayet etmektedir. Ney'i dinle ki neler neler söylüyor; Allah'ın gizli sırlarını anlatıyor. İnsan önce mana aleminde yaratılmıştır ve esas itibariyle mana alemine aittir, bu dünyada bir nevi gurbet yaşamaktadır, bu cihetle hissetsin ya da hissetmesin ayrılığın hüznü vardır içinde. Ney de sazlıkta bulunan yüzlerce kamışın içinden seçilerek vatanından koparılmış, ayrılığa mahkum olmuştur. Ney, feryadıyla şöyle demektedir "Bir zamanlar ben vatanımda; sazlıktaydım. Beni vatanımdan kopardılar, tenimde yaralar açtılar. Ve beni bir neyzenin eline nefesi aşktan gayrı her şeyi sildi içimden. Artık ben onun nefesinde, aşk ile feryat etmekteyim." Hakikaten ney, içi boşaltılıp kötülükten, maddiyattan arındırılmış şekilde; neyzenin nefesine terk edilmiştir.
1. Bişnev in ney çün hikâyet mîküned Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned Dinle, bu ney neler hikâyet eder, ayrılıklardan nasıl şikâyet eder. 2. Kez neyistân tâ merâ bübrîdeend Ez nefîrem merd ü zen nâlîdeend Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryâdımdan erkek ve kadın müteessir olmakta ve inlemektedir. 3. Sîne hâhem şerha şerha ez firâk Tâ bigûyem şerh-i derd-i iştiyâk İştiyâk derdini şerhedebilmem için, ayrılık acılarıyle şerha şerhâ olmuş bir kalb isterim. 4. Herkesî kû dûr mand ez asl-ı hiş Bâz cûyed rûzgâr-ı vasl-ı hîş Aslından vatanından uzaklaşmış olan kimse, orada geçirmiş olduğu zamanı tekrar arar. 5. Men beher cem’iyyetî nâlân şüdem Cüft-i bedhâlân ü hoşhâlân şüdem Ben her cemiyette, her mecliste inledim durdum. Bedhâl kötü huylu olanlarla da, hoşhâl iyi huylu olanlarla da düşüp kalktım. 6. Herkesî ez zann-i hod şüd yâr-i men Vez derûn-i men necüst esrâr-i men Herkes kendi anlayışına göre benim yârim oldu. İçimdeki esrârı araştırmadı. 7. Sırr-ı men ez nâle-i men dûr nist Lîk çeşm-i gûşrâ an nûr nîst Benim sırrım feryâdımdan uzak değildir. Lâkin her gözde onu görecek nûr, her kulakda onu işitecek kudret yoktur. 8. Ten zi cân ü cân zi ten mestûr nîst Lîk kes râ dîd-i cân destûr nîst Beden ruhdan, ruh bedenden gizli değildir. Lâkin herkesin rûhu görmesine ruhsat yoktur. 9. Âteşest în bang-i nây ü nîst bâd Her ki în âteş nedâred nîst bâd Şu neyin sesi âteşdir; havâ değildir. Her kimde bu âteş yoksa, o kimse yok olsun. 10. Âteş-i ıskest ke’nder ney fütâd Cûşiş-i ışkest ke’nder mey fütâd Neydeki âteş ile meydeki kabarış, hep aşk eseridir. 11. Ney harîf-i herki ez yârî bürîd Perdehâyeş perdehây-i mâ dirîd Ney, yârinden ayrılmış olanın arkadaşıdır. Onun makam perdeleri, bizim nûrânî ve zulmânî perdelerimizi -yânî, vuslata mânî olan perdelerimizi- yırtmıştır. 12. Hem çü ney zehrî vü tiryâkî ki dîd Hem çü ney dem sâz ü müştâkî ki dîd Ney gibi hem zehir, hem panzehir; hem demsâz, hem müştâk bir şeyi kim görmüştür 13. Ney hadîs-i râh-i pür mîküned Kıssahây-i ışk-ı mecnûn mîküned Ney, kanlı bir yoldan bahseder, Mecnûnâne aşkları hikâye eder. 14. Mahrem-î în hûş cüz bîhûş nist Mer zebânrâ müşterî cüz gûş nîst Dile kulakdan başka müşteri olmadığı gibi, mâneviyâtı idrâk etmeye de bîhûş olandan başka mahrem yoktur 15. Der gam-î mâ rûzhâ bîgâh şüd Rûzhâ bâ sûzhâ hemrâh şüd Gamlı geçen günlerimiz uzadı ve sona ermesi gecikti. O günler, mahrûmiyyetten ve ayrılıktan hâssıl olan ateşlerle arkadaş oldu –yânî, ateşlerle, yanmalarla geçti. 16. Rûzhâ ger reft gû rev bâk nîst Tû bimân ey ânki çün tû pâk nist Günler geçip gittiyse varsın geçsin. Ey pâk ve mübârek olan insân-ı kâmil; hemen sen vâr ol!.. 17. Herki cüz mâhî zi âbeş sîr şüd Herki bîrûzîst rûzeş dîr şüd Balıktan başkası onun suyuna kandı. Nasibsiz olanın da rızkı gecikti. 18. Der neyâbed hâl-i puhte hîç hâm Pes sühan kûtâh bâyed vesselâm Ham ervâh olanlar, pişkin ve yetişkin zevâtın hâlinden anlamazlar. O halde sözü kısa kesmek gerektir vesselâm.
Bişnev in ney çün hikâyet mîküned Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned Dinle, bu ney neler hikâyet eder, Ayrılıklardan nasıl şikâyet eder. Dinle kâinat kitâbından bize neler hikâyet eder. Kendi dillerince neler konuşurlar. Sâhi var mı dilleri? Hepsi kendi âleminde tesbîhatta. Gönlünde on sekiz bin âlemin esrârı olanlar duyar bu neyi. Niyâzî Mısrî’nin dediği gibi “Zât-ı Hakk'da mahrem-i irfân olan anlar bizi İlm-i sır'da bahr-i bî-pâyân olan anlar bizi” Kâinâtın içine dürüldüğü insanların enfüsî iç yönlerinin yanında, âfâk dış cihetleri de dile gelir. “Ben senin kulluk görevini yerine getirmen için sana hizmetteyim. Sen de unutma Hâlik’ını.” Zikret her nefes Râzık’ını. Ömrün boş yere fedâ edilmemesi için, tıkacı çıkarılan kulak günün sesini şöyle dinler “Ey insanlar, ben yeni bir günüm ve benim içimde yapılan her şeye şâhidim. Ben gittim mi, kıyâmete kadar bir daha geri dönmem.” Her şey bir tarafa, sessiz yer, demedik söz bırakmaz bize. Yeryüzü, her gün, insanlara 10 cümle ile seslenir Üzerimde; Gezip dolaşıyorsun! İçimde; Hareket edemeyeceksin! Üzerimde; Günah işlersin! İçimde; Hesap vereceksin! Üzerimde; Gülüyorsun! İçimde; Ağlayacaksın! Üzerimde; Neşelenirsin! İçimde; Mahzûn olacaksın! Üzerimde; Mal topluyorsun! İçimde; Pişmân olacaksın! Üzerimde; Haram yiyorsun! İçimde; Kurtlar seni yiyecek! Üzerimde; Hîle yapıyorsun! İçimde; Zelîl olacaksın! Üzerimde; Sevinçlisin! İçimde; Üzüntüye düşersin! Üzerimde; Işıkta geziyorsun! İçimde; Karanlığa düşersin! Üzerimde; Herkesle berâbersin! İçimde; Yalnız kalacaksın! Hayvânât da seslenir gafletten uyanmamız için. Bâyezid ks’a bir köpek, Cüneyd-i Bağdâdî’ye ks avını bekleyen bir kedi, İbrâhîm b. Edhem’e ks atın eyeri, okunu doğrulttuğu ceylan der ki “Seni Allah Teâlâ av avlamak için mi yarattı?” Kur’ân-ı Azîmüşşân’da isimleriyle anılan sûrelerde, karıncanın beyi, şefkat ve merhamete, Nahl sûresinde arı, mü’minin fazl ve bereketine, temizlik ve sosyal yapıya vurgu yapar. Bakara sûresinde inek; Mûsâ as’ın ineği kesmesi inekperestlik inancını ortadan kaldırır. Ankebût, örümcek ağı bir mîmârî şâheseri ortaya kor. “Zayıf bir örgüyüm ama, kurşun geçirmeyen çelik yeleklere malzemeyim.” der. Sivrisinekle verilen misâllerde de tevhîd ve şirk gibi temel dînî gerçeklerin anlaşılmasını temin eder “Ey insanlar! Size bir misâl verilmekte; dinleyin onu Allah’tan başka kendilerine yalvarıp yakardıklarınız var ya, hepsi bunun için bir araya gelseler bile bir sinek yaratamazlar! Hattâ sinek onlardan bir şey kapsa, onu dahî ondan kurtaramazlar. İsteyen de âciz, kendinden istenen de!” Hac, 22/73. Risâletten önce Efendimiz’e sav selâm veren taş, ayrılığıyla inleyen hurma kütüğü, âlemde ne varsa hepsinin aşkı, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî ks’un ney’ine akseder. İştiyâkını, kalbinin pâre pâre oluşunu, rûhun geliş mekânının özlemini, yaratılışın gâyesi, insan-ı kâmili anlatır.
0030 1 Ehil Üye Dinle Ney'den Mesnevi İlk 18 Beyit MESNEVÎ'NİN İLK 18 BEYTİ 1. Bişnev in ney çün hikâyet mîküned Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned Dinle, bu ney neler hikâyet eder, ayrılıklardan nasıl şikâyet eder. 2. Kez neyistân tâ merâ bübrîdeend Ez nefîrem merd ü zen nâlîdeend Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryâdımdan erkek ve kadın müteessir olmakta ve inlemektedir. 3. Sîne hâhem şerha şerha ez firâk Tâ bigûyem şerh-i derd-i iştiyâk İştiyâk derdini şerhedebilmem için, ayrılık acılarıyle şerha şerhâ olmuş bir kalb isterim. 4. Herkesî kû dûr mand ez asl-ı hiş Bâz cûyed rûzgâr-ı vasl-ı hîş Aslından vatanından uzaklaşmış olan kimse, orada geçirmiş olduğu zamanı tekrar arar. 5. Men beher cem’iyyetî nâlân şüdem Cüft-i bedhâlân ü hoşhâlân şüdem Ben her cemiyette, her mecliste inledim durdum. Bedhâl kötü huylu olanlarla da, hoşhâl iyi huylu olanlarla da düşüp kalktım. 6. Herkesî ez zann-i hod şüd yâr-i men Vez derûn-i men necüst esrâr-i men Herkes kendi anlayışına göre benim yârim oldu. İçimdeki esrârı araştırmadı. 7. Sırr-ı men ez nâle-i men dûr nist Lîk çeşm-i gûşrâ an nûr nîst Benim sırrım feryâdımdan uzak değildir. Lâkin her gözde onu görecek nûr, her kulakda onu işitecek kudret yoktur. 8. Ten zi cân ü cân zi ten mestûr nîst Lîk kes râ dîd-i cân destûr nîst Beden ruhdan, ruh bedenden gizli değildir. Lâkin herkesin rûhu görmesine ruhsat yoktur. 9. Âteşest în bang-i nây ü nîst bâd Her ki în âteş nedâred nîst bâd Şu neyin sesi âteşdir; havâ değildir. Her kimde bu âteş yoksa, o kimse yok olsun. 10. Âteş-i ıskest ke’nder ney fütâd Cûşiş-i ışkest ke’nder mey fütâd Neydeki âteş ile meydeki kabarış, hep aşk eseridir. 11. Ney harîf-i herki ez yârî bürîd Perdehâyeş perdehây-i mâ dirîd Ney, yârinden ayrılmış olanın arkadaşıdır. Onun makam perdeleri, bizim nûrânî ve zulmânî perdelerimizi -yânî, vuslata mânî olan perdelerimizi- yırtmıştır. 12. Hem çü ney zehrî vü tiryâkî ki dîd Hem çü ney dem sâz ü müştâkî ki dîd Ney gibi hem zehir, hem panzehir; hem demsâz, hem müştâk bir şeyi kim görmüştür 13. Ney hadîs-i râh-i pür mîküned Kıssahây-i ışk-ı mecnûn mîküned Ney, kanlı bir yoldan bahseder, Mecnûnâne aşkları hikâye eder. 14. Mahrem-î în hûş cüz bîhûş nist Mer zebânrâ müşterî cüz gûş nîst Dile kulakdan başka müşteri olmadığı gibi, mâneviyâtı idrâk etmeye de bîhûş olandan başka mahrem yoktur 15. Der gam-î mâ rûzhâ bîgâh şüd Rûzhâ bâ sûzhâ hemrâh şüd Gamlı geçen günlerimiz uzadı ve sona ermesi gecikti. O günler, mahrûmiyyetten ve ayrılıktan hâssıl olan ateşlerle arkadaş oldu –yânî, ateşlerle, yanmalarla geçti - . 16. Rûzhâ ger reft gû rev bâk nîst Tû bimân ey ânki çün tû pâk nist Günler geçip gittiyse varsın geçsin. Ey pâk ve mübârek olan insân-ı kâmil; hemen sen vâr ol!.. 17. Herki cüz mâhî zi âbeş sîr şüd Herki bîrûzîst rûzeş dîr şüd Balıktan başkası onun suyuna kandı. Nasibsiz olanın da rızkı gecikti. 18. Der neyâbed hâl-i puhte hîç hâm Pes sühan kûtâh bâyed vesselâm Ham ervâh olanlar, pişkin ve yetişkin zevâtın hâlinden anlamazlar. O halde sözü kısa kesmek gerektir vesselâm. Ne harabi,ne harabatiyim, kökü mazide olan atiyim,ati. Yahya Kemal Bir Melek Olmak Değil Derdim Asla...Ben Şeytan Olmak İstemiyorum!!! 0100 2 Vefakar Üye Konu Tılsım tarafından Saat 1245 değiştirilmiştir. Bu kulunu hizmet-i imaniye ve Kur'âniyede daima muvaffak ihlas-ı tam ihsan eyle. Cümlesinin kusurlarını ve günahlarını mağfiret eyle. Cümlesini dünyada a'mal-i hayriye içinde hüsn-i hatimeye mazhar eyle, ukbada Cennet-ül Firdevsde sakin etmekle mesut eyle Âmin. Âmin. Âmin.
bişnev in ney çün hikâyet mîküned ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned