Olanları sorgulamadan her sabah öten horozlar; taşlanmalarına, kazınmalarına rağmen dimdik duran ağaçlar ve her bahar açan manolyam, bana yeniden başlangıçların mümkün olduğu simgeler. Ve kendi kendime derim ki; “Herşeye rağmen hayat devam ediyor. Beni şu an tahmin bile edemeyeceğim güzellikler bekliyor. 144k Likes, 1,044 Comments - Neslican Tay (@neslicantay) on Instagram: “Bir engele sahip olmayı gözümde hiç bir zaman büyütmedim. Kendimi eksik olarak görmedim. Hayatdevam ediyor derken sanki yorgunsun bir sıkıntı var. Ama evet herşeye rağmen hayat devam ediyor. Nice mutlu günler dilerim. 3+ yıl önce mervesu. 3 0. Herşeyerağmen hayat devam ediyor. İngilizce. Life goes on in spite of everything Çevirmek istediğiniz metni girin: (5000 karakter kaldı) Hayat herşeye rağmen devam ediyor,martılar, gökyüzünün serseri çocukları herşeye rağmen kanatlarını özgürce çırpıyorlardı.Hala sakladığı niyet kağıdı ve rakı kadehi elinde, ünlü bir şairin şiirinden bir dörtlüğü mırıldandı: Şu akşamlar yordu beni Yıldız,yıldız vurdu beni Hatıralar sardı beni Vay Tiền Nhanh Chỉ Cần Cmnd Nợ Xấu. Haritada Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor, Çubuk, konumuna bakın Çubuk bölgesindeki en çok ziyaret edilen yerlerden Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor adresine toplu taşıma ile nasıl gidilir burada bulabilirsiniz. Aşağıdaki toplu taşıma hatları Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor - yakınından geçiyor Otobüs 487-5 Otobüs ile Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor konumuna nasıl gidilir? Haritalar, hareket saatleri ve canlı saatler ile adım adım yol tariflerini görmek için Otobüs güzergahına tıklayın. Başlangıç Bomonti Brasserie, Ankara 71 dk Başlangıç Türkiye Hava Trafik Kontrol Merkezi, Çubuk 51 dk Başlangıç Kavaklı Restaurant, Akyurt 64 dk Başlangıç ibis Hotel, Çubuk 60 dk Başlangıç Altınova, Ankara 80 dk Başlangıç Türk Hava Yolları CIP Salonu, Çubuk 71 dk Başlangıç Cakes & Bakes Freshly Baked, Ankara 70 dk Başlangıç Ozel Yükselen Koleji, Çubuk 36 dk Başlangıç Ankara - Çubuk Yolu, Ankara 27 dk Başlangıç Yayla Karadeniz, Çubuk 24 dk Çubuk bölgesinde Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor yakınlarındaki Otobüs durakları Durak adı Mesafe 40907 - Şehit Ali Çakır Durağı 5 dk yürüme GÖRÜNTÜLE Çubuk bölgesinde Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor için Otobüs hatları Sorular & Cevaplar Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor konumuna gitmek için en yakın duraklar nerede? Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor konumuna en yakın duraklar 40907 - Şehit Ali Çakır Durağı 312 metre uzaklıkta, 5 dk yürüme mesafesinde. Daha fazla detay Hangi Otobüs hatları Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor yakınından geçiyor? Bu Otobüs hatları Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor yakınından geçiyor 487-5. Daha fazla detay Çubuk bölgesinde bulunan Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor, otobüs durağına ne kadar uzaklıktadır? Çubuk bölgesinde bulunan Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor konumuna en yakın otobüs durağı, 5 dk yürüme mesafesindedir. Daha fazla detay Çubuk bölgesinde bulunan Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor konumuna en yakın otobüs durağı hangisidir? 40907 - Şehit Ali Çakır Durağı durak, Çubuk içindeki Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor konumuna en yakındır. Daha fazla detay Çubuk bölgesinde bulunan Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor konumundan ilk Otobüs saat kaçta geçer? 487, Çubuk bölgesinde bulunan Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor konumundan geçen ilk Otobüs aracıdır. 0625 civarında geçer. Daha fazla detay Çubuk bölgesinde bulunan Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor konumuna son Otobüs saat kaçta gider? 487, Çubuk bölgesinde bulunan Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor konumuna giden son Otobüs aracıdır. 0109 civarında buradan geçer. Daha fazla detay Haritada Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor, Çubuk, konumuna bakın Çubuk şehrinde Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor konumuna Toplu Taşıma Çubuk, Türkiye'deki Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor adresine nasıl gidebileceğinizi mi merak ediyorsunuz? Moovit, en yakın toplu taşıma durağından adım adım yol tarifi ile Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor adresine ulaşmanın en iyi yolunu bulmanıza yardımcı olur. Moovit, şehrinizde gezmenize yardımcı olacak ücretsiz haritalar ve canlı yol tarifleri sağlar. Saatleri, güzergahları, hareket saatlerini görüntüleyin ve gerçek zamanlı olarak Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor adresine ne kadar sürede ulaşabileceğinizi öğrenin. Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor için en yakın durak veya istasyonu mu arıyorsunuz? Hedefinize en yakın durakların listesine göz atın 40907 - Şehit Ali Çakır Durağı. Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor adresine Otobüs ile ulaşabilirsiniz. Yakında duran hatlar - Otobüs 487-5 Sizi daha erken zamanda ulaştırabilecek başka güzergah olup olmadığını görmek ister misiniz? Moovit alternatif rotalar veya saatler bulmanıza yardımcı olur. Moovit Uygulamasından veya Web Sitesinden kolayca Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor için yol tarifi alın. Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor adresine en kolay yoldan ulaşmanızı sağlıyoruz, bu nedenle Çubuk konumundaki kullanıcılar dahil 930 milyondan fazla kullanıcı, toplu taşıma için en iyi uygulama olarak Moovit'e güveniyor. Ayrıca otobüs uygulaması veya tren uygulaması indirmenize gerek yoktur. Moovit, en doğru otobüsü veya metro saatlerini bulmanıza yardımcı olan tüm toplu taşıma araçlarının bir arada olduğu ulaşım uygulamanızdır. Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor için Otobüs fiyatları, ve tüm yolculuk ücreti hakkında bilgi için lütfen Moovit uygulamasını kontrol edin. Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor, Çubuk Çubuk bölgesinde Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor adresine en yakın durağı olan toplu taşıma hatları Çubuk şehrinde Hayat Herşye Rağmen Devam Ediyor konumuna en yakın duraklar ile Otobüs hatları En son 29 Temmuz 2022 tarihinde güncellendi İnsan, canlı varlıklar içinde düşünen ve konuşan tek varlıktır. Bu özelliği onu diğer canlılardan farklı ve üstün kılmaktadır. Üzülmesi, ağlaması, gülmesi, sevinmesi, düşünmesi, konuşması insanın farklı özellikleridir. İnsanlar, önceleri ayrı ayrı yerlerde yaşarlardı. Daha sonraları toplu yaşamaya başladılar. Toplu yaşam sürecinde ise insanlar aile ve akrabalarının dışındaki insanları da tanıma imkanına sahip oldular. Özellikle Kıbrıs’ta yaşayan insanlar ve de Türkler, 1974 yılından sonra Kıbrıs’ın kuzeyinde toplanınca, dost ve tanıdık sayısı daha da artmıştır. Sosyal yaşamın içinde, eğitimde, askerlikte kişiler bir çok dost kazanmaktadırlar. Sivil toplum örgütleri, dernekler ve örgütler sayesinde bildik insan sayısı artmaktadır. Bunun güzel yanları kadar üzücü yanları da söz konusu. Güzel yanı, tanıdık ortamlarda sıkıntınız genelde olmaz. Yolda kalsanız yardımınıza gelenleriniz olur. Evinize, çocuklarınıza bakacak dostlarınız söz konusu. Üzücü yanı ise, dostların kaza geçirmesi, rahatsızlanması veya beklenmedik ölümleridir. Ülkemizdeki trafik kazalarının sonucu veya sağlıktaki durumlardan dolayı dost ve tanıdıkların zamansız ölümlerinin haberleri hepimizi üzmektedir. Dünya yaşamının acımazlığı, bir yanda ölümler diğer yanda yeni yaşamlar. Hele bu yılın son aylarına doğru ülkede isim yapmış bir çok dostun ölümü herkesi üzmüştür. Ancak diğer yandan tanıdıkların çocuklarının veya torunlarının dünyaya gelmesi yaşama tat vermektedir. Yani her şeye rağmen hayat devam etmektedir. Esas olan, zor olan yaşam sürecinde iniş ve yokuşlarda sıkıntı çekmemektir. Yaşanan anlardan keyif alarak yaşam kalitesini artırmalıyız. Aralık ayının 23’ünde üçüncü torun Mira Ersoy ailemize katıldı. Müge ve Onur Ersoy’un kızları. Benim üç oğlum var. Şimdi ise üç de kız torunum var. İlk torun Şirin ve Metin Ersoy’un kızları İlayda. İkinci torun ise Ebru ve Yusuf’un kızları Elay. Üç oğlandan sonra üç kız torunun keyfini çıkaranlardan biri de eşim Ziba. Bu hayat koşuşturmaları devam ederken yılın sonuna da gelmiş olduk. Günler yoğun ve dolu dolu geçtiğinden midir nedir, sanki yıllar hızla geçiyor. Acısı ve tatlısı ile 2013’ün bitmesine sayılı saatler kaldı. Kullandığımız takvime göre her on iki aydan sonra yeni bir yıl gelmektedir. Bu yıl Salı akşamı yeni yılı karşılayacağız. Çarşamba günü ise 1 Ocak 2014’e merhaba diyerek yeni bir yıla girmiş olacağız. İnsanlarımız kendi tercihlerine göre ya evlerinde kalarak yeni yılı karşılayacaklar ya da lokanta ve otellerin programlarına katılacaklar. Yeni yılları zaman zaman dışta etkinlik düzenleyen yerlerde zaman zaman da evde karşıladım. Son yıllarda ise hep evde karşılamayı tercih ediyorum. Evde olmanın avantajı istediğiniz gibi yiyip içip sonunda da yol derdi olmadan geceyi tamamlamaktır. Dış mekanda yeni yıl karşılanacaksa en iyisi eğlenilen mekanın yatı imkanlarına göre orada kalınmasıdır. 31 aralık akşamı yenecekler için alış verişe gidildiğinde de abartılı alış veriş yapılmamalıdır. Genelde yapılacak yemek için alınan malzeme yanında fazla fazla sebze ve meyve alınmakta,kuruyemişler ise çeşit çeşit. Peki ama yılın diğer günlerinde bir tabak, ya da bilemediniz iki tabak yemek yenirken, 31 aralık akşamı daha mı çok yenir? Hayır. Abartmadan güzel bir şekilde yiyip içmek esas olmalı. Abartılı bir beslenme yapanlar yeni yılı hastanelerin ilk yardım bölümlerinde karşılarlar. En iyisi kararında yiyelim, içelim ve eğlenelim ki yeni yılı da sağlıklı mutlu ve neşeli karşılayalım. Yeni yılınız kutlu ve mutlu olsun. Yorum Gönder 0 Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.× Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir. Üye Girişi ALIŞVERİŞ ANA SAYFA FORUM BLOG Gelişmiş Arama Yeni Mesajlar Günün Mesajları Forum YAŞAMI PAYLAŞIYORUZ O An Herşeye rağmen hayat devam ediyor...[O An] Mesaj Gönderim Zamanı 0311 16 Üye 0 cewil bunu bir oyun değilde, gereksinim olarak gereksinimi haline Mesaj Gönderim Zamanı 1514 17 Üye 0 Mesajımı yazarken bana cevap verecegını bılıyordum...kusura bakmakı benım yazdıklarımdan bır sey anlamamısın....Hayatın bır oyun olmadıgını bende senın gıbı bılıyorum.... Mesaj Gönderim Zamanı 1646 18 Üye 0 cewil senin anlatmak istediğini çok iyi senin anlattığından daha sen benim yazdıklarımdan birşey dikkatli ve düşünerek okumanı tavsiye yazdıklarım ile sana verdiğim cevap arasındaki bağlantıyı kurabildinmi??? Mesaj Gönderim Zamanı 1927 19 Üye 0 Kürşat sevgili arkadaşım, Her ne sebeple olursa olsun senin o hayata gülümseyen gözlerle bakan sevimli yüzünü tanıdığıma çok memnunum. İyiki varsın ve iyiki dostumsun. Mesaj Gönderim Zamanı 0215 20 Üye 0 Evet herşeye rağmen hayat devam güzel şey nefes almak ve aldığınız nefesin hakkını için bir şansımız var her zaman. Sizde bu şansınızı en iyi şekilde hakkını vererek hep açık olsun. wink Mesaj Gönderim Zamanı 1521 21 Üye 0 Kürşat geçmiş olsun dediğimde hemen geçse hastalıklar ne güzel olurdu dimi? Sonuçta bir tanı konması çok güzell........... Benim heriki ayağım diz altı amputasyon yani kesildi ama teşhis yokk yazdılar rapora herhangi birhastalık adı ama o değil ki Neyse sonuçta nefes alabiliyoruz dimi Oyanın da dediği gibi önünüz hep açık olsun Mesaj Gönderim Zamanı 2114 22 Üye 0 sevgili kürşat yazını bugün daha bir dikkatle okudum..hepimizin yaptığı ve yapmaya mecbur olduğu şey; keşkelere takılmadan elimizdekiyle yetinmeyi öğrenerek ,şartlar ne olursa olsun inadına yaşamak..... sen de bu gerçeği vurgulamışsın...unutmayalım...ümitsizseniz; ümit sizsiniz. Mesaj Gönderim Zamanı 1335 23 Üye 0 Sevgili Kürşat bende yazını yeni okudum ve benzer kaderi paylaşan biri olarak seni anlayabildiğimi düşünüyorum sporcu geçmişinin olması sana kas hastalığında en büyük desteği sağlayacaktır eğer ki sporcu geçmişinden gelen dinamizmi hastalık teşhisinden sonrada gösterirsen ! kas hastalıklarında tıbbın ümit verici çalışmaları olduğunu duymaktayız umarım bir an önce hayata geçer diyebilirim o zamana kadarda kendi doktorumuz bizleriz hastalığımızı tanıyıp yapmamız gerekenleri yapmaktan başkada yapacak bir şey yok ve en önemli şey MORALİMİZİ YÜKSEK TUTMAK, UMUTSUZLUĞA KAPILMAMAK wink herkese sağlıklı ve mutlu günler diliyorum Mesaj Gönderim Zamanı 2059 24 Üye 0 geçmiş olursa olsun hayatı en kötü zamanda bile en güzel yerinden yakalaman dileğiyle Mesaj Gönderim Zamanı 2051 25 Üye 0 sevgili kürşat o güzel yüzün hiç solmasın inşallah ömrün boyunca hep sev sevil seni sevenleri asla kaybetme ve değerlerini bil.... Mesaj Gönderim Zamanı 2055 26 Üye 0 ölüme nişanlydım dünyaya geldiğimde annem babam mutlu bende gözyaşı...... sevgili kürşat bu azmini ve o güzel gülümseyişini ömrün boyunca kaybetme inşallah.... sevgilerle..... Mesaj Gönderim Zamanı 1311 27 Üye 0 Heeey Hayat..! ! ! ! Heey Hayat..! ! İstediğin kadar üstüme üstüme gel..! ! Direniyorum. Israrlarına rağmen, Yıkılmayacağım. İstediğin kadar ez beni, İstediğin kadar zulüm et..! ! Dimdik ayaktayım.! ! Çünkü..! ! ! Yaşama sevincimi, Aşktan almaktayım..! ! Ne sen..... Ne de içine aldığın insanların, Aşktan,barıştan,dostluktan bir haber insanların.. Yıkamazlar beni, Öldüremezler, İçimdeki yaşam sevincimi.. Heeey Hayat..! ! ! ! Yolun yarısını geçmişken ben, Halen yaşamaktayım..! ! Yaşama sevincimi, Aşktan almaktayım..! ! ! arkadaşlar bu şiir hepinize hayatı yaşamayı sevenlere ve sevginin peşinden koşanlara armağan olsun hepinizi seviyorum &&& RİVA &&& Mesaj Gönderim Zamanı 1312 28 Üye 0 amelyat..oldum..5..defa..kırıldı.. şimdi..yürüyorum....tedavi...görüyorum...allah..he rkese...şifa...versin... Mesaj Gönderim Zamanı 1348 29 Üye 0 Çok geçmiş olsun. Ulu Tanrım değiştiremeyeceğin şeyler için sabır, Değiştirebileceğin şeyler için cesaret versin. Mesaj Gönderim Zamanı 1502 30 Üye 0 evet kardeşim hem cok geçmiş olsun hemde azminden dolayı tebrik ederim... wink "Bilirdim çiçek satan çingene kızlarını Onlar bütün şimdileri, bütün zamanlara Bir gül parasına satardı." - Didem Madak, Kalbimin En Doğusunda "Çingene çocukların gülleri mor olmadı Aşka bunaltıları onlar getirmediler." - İsmet Özel, Seni Olan Yenilgi Doğduğumdan beri İstanbul'da yaşıyorum. Bebekliğimden itibaren 30 yılı aşkın bir süredir sakini olduğum semtleri şöyle sıralayabilirim Cerrahpaşa, Avcılar, Kocamustafapaşa, Ayazağa, Acıbadem, Küçükçekmece. Her birinde farklı bir iklim, farklı bir fotoğraf vardı ancak gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki Cerrahpaşa-Kocamustafapaşa arası ile Acıbadem-Üsküdar arasının bendeki yeri tarifsizdir. Lise yıllarımda sevemediğim Yahya Kemal'i anlamaya başlayıp sevmeme, şehir düşüncesine olan merakıma, “Şerefü’l-mekân bi’l-mekin" sözünün manasını kavramama ve Sadettin Ökten'e olan düşkünlüğüme yine bu semtler 'aracı' olmuştu. Bunca ikametgah değişimi şüphe yok ki yeni yerler görmemi sağlamış, farklı ilgi alanları ortaya çıkarmıştı. Mezar taşları, çeşmeler, eski dükkanlar, tekkeler, türbeler, kahvehâneler, çay ocakları, tatlıcılar... Derken ne oldu? Bir şehrin yahut bir semtin tarihine merak duymanın hemen peşinden tarihle, coğrafyayla, kültürle, sanatla hemhal çok ciddi bir mesai ortaya çıktı. Kitaplar, dergiler, ihtiyarlar, gençler, çocuklar, söyleşiler, sazlar, sözler... Sokakla, mahalleyle daha fazla, hatta kesintisiz bir irtibatımın olduğu yıllarda annelerimiz daima bir tembihte bulunurdu Tanımadığından bir şey alma, çingenelerden uzak dur. Evvela mahallede tanımadığımız birileri pek yoktu, olursa da 'doğal güvenlik görevlileri' olan mahalle abileri gereken içtimayı yapar, şahsın GBT'si çıkarılır ve fazla gürültü etmeden mesele halledilirdi. Özellikle bazı semtlerde yabancı birinin sokaktan geçmesinin dahi mümkün olmazdı. Bu hâlâ bazı İstanbul semtlerinde geçerlidir. Zaten bizde yabancıya kız verilmez, yabancıyla görüşülmez, yabancıdan alışveriş yapılmazdı. Tanıdıklık, komşuluk mühimdi. Semtlerin arada bir görünüp kaybolan, sokaklarına girerken son derece temkinli olan bir yüzü de çingenelerdi. Onlar genellikle bir şeyler satar, hurdalar alır, atını dinlendirir yahut sokak çocuklarıyla sohbet ederdi. Bu son söylediğim, aileler tarafından tehlikeli bulunurdu. Ivırmak kıvırmak yok, çoğu zaman da haklılardı. Özellikle Avcılar'ın Deniz Köşkler Mahallesi'nde çok fazla çocuk kaçırılmış ancak kısa bir zaman sonra bulunmuştu. Çingeneler acayip bir biçimde korku unsuruna çevrilirdi bilhassa anneler tarafından Kolunu kırıp dilendirirler, dondurma verip kandırırlar, güldürüp kaçırırlar... Bir de bunun okulla ilgili tarafı vardı Teneffüslerde arkadaşlarından ayrılma, okuldan çıkarken çingenelerle göz göze gelme, onlara para verme... Kariyerle ilgili olan tarafını da söyleyeyim mi? Mesela Karnende bir zayıf olsun seni Sabit Usta'nın yanına veririm!.. Bu Sabit Usta istisnasız her semtte vardır. Kaportacıdır, yaşlı ve aksidir. Her zaman suratında motor yağı olur. Eli kolu simsiyahtır. Kendisi de arkadaşları da çingenedir. Kaportacılar âleminde saygın bir kişiliktir. Dolayısıyla derslerine çalışmazsan ilk çıraklık deneyimin biraz tehlikeli olabilir! Yine çocukluğumda sık sık Trakya ve Ege ziyaretleri yapardık ailemle. Akraba, eş-dost. O yollar çok keyifliydi. Özellikle Şarköy ve Mürefte yollarıyla Ayvalık'a giden yollar. Oralarda romanlar ortaya çıkardı. Çingene ve roman? Gel de işin içinden çık. İkisi de benziyor birbirine. Yoksa benzemiyor mu? Çocukken bu ayrımı yapmak güç. Nitekim Derya Koptekin de bu ayrımla fazla boğuşmamak bir şey yapmış kitabında; "Çingene/Roman" demiş. Doğru mu değil mi o kadarını bilemem ama okumayı kolaylaştıran bir çözüm. "Biz Romanlar Siz Gacolar", Haziran 2017'de İletişim Yayınları tarafından neşredilmiş bir kitap, taptaze yani. 2008 yılından beri İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde psikolog olarak görev yapan Koptekin, çingene/roman mahallelerindeki çocuklarla sıkı temas hâlinde. Birçoğunu öğretmeni ve doğal olarak ablası, hatta yarı annesi. Yazarın çingene/roman çocuklarıyla bu teması, ailelerini de az çok tanıma imkânı vermiş. Yaptığı grup terapilerinde her çocuğa söz hakkı vermiş, kısa sorularına gerçekçi cevaplar almış. Zaman zaman anneleri de gelmiş, tüm samimiyetleriyle anlatmış hikâyelerini. Çingene, roman, gaco kimdir? Neden birbirlerini severler yahut sevmezler? Kürtlerin bu karmaşıklıktaki yeri neresidir? Çalışma şekilleri, mahalleleri, evleri, evlilikleri, ayrılıkları, askerlikleri, kına geceleri, sünnet düğünleri, ayrımcılık, önyargılar ve çocukların gelecek hayalleri... Mustafa Aksu, Türkiye'de Çingene Olmak kitabında "Son 20 yılda kimliğini gizlemek imkânı olmayan ünlü sanatçı Çingelerin, kendilerini etnik köken ismiyle ilgisi bulunmayan Roman! olarak tanıttıklarına şahit oluyoruz" der. Yazılı basında da genellikle Çingene sözcüğünden kaçınılır, onun yerine Roman kullanılır. İlginç olan, üniversite öğrencilerinden ihtiyarlara kadar Roman ve Çingene sözcüklerinin hangi anlamları? karşıladığı hâlâ kocaman bir muallak. Derya Koptekin, kitabına bu minvalde bazı araştırmaları da eklemiş. Mesela İzmir menşeli online psikoloji dergisi ONTO'da yer alan bir araştırma sonucuna göre Roman denince akla gelen ilk sözcükler şöyle Müzik, esmer, çiçek, dans, göçebe. Çingene denince akla gelen ilk sözcükler ise şöyle Dans, eğlence, müzik, esmer, çiçek, kırmızı. Ne demiştik, bir de gacolar var. Onlar kim mi? Şehirliler. Evi, arabası olan ve mutlak zengin. Çingene/Roman çocukların bir çoğu gacolara özeniyor. Ama yeri geldiğinde onların kendilerini hor görmelerini kabullenemiyor, bir küfür sallıyorlar. Yine de yoksulluktan onları kurtaracak ilk semboller arasında ev, araba var. Çalışma koşulları açısından çok farklı mecraları olmuyor Roman/Çingenelerin. Kadınlar temizliğe gidiyorlar, erkekler de düğünlere, pavyonlara gidiyorlar müzik yapmaya. Bunların dışında elbette uyuşturucu satanı da var hırsızlık yapanı da. Pamuk tarlalarında çalışanların sayısı gittikçe azalırken robotlaşıp insan gücünden vazgeçen fabrikalar sebebiyle işsiz kalanlar da bir hayli fazla. Açık biçimde fakir bir sınıfı temsil ediyor Roman/Çingeneler. Fakat yoksulluklarını "o kadar da değil" hâline getiren çocukça ama samimi yorumları da her zaman var. 12 yaşındaki Hakan "Biz mesela zengin değiliz, ama babamla abim para biriktire biriktire, çalışa çalışa plazma aldı. Bilgisayarımızın kasası bozuldu... Bilgisayarımız var, plazmamız var" ile açıklıyor yoksulluğunun göze batmaması gerektiğini. Burada Koptekin, Richard Sennett'in ABD'li fırın işçileriyle ilgili söyledikleri arasında bir paralellik kuruyor "Kişi kendisi olduğu için saygı görmek ister. ABD'de sınıf kişisel karakter meselesi olarak algılanır. Dolayısıyla bir grup fırıncının %80'i "Ben orta sınıftanım," dediğinde, onların asıl cevap verdiği soru ne kadar para ya da nüfuz sahibi oldukları değil, kendilerini nasıl değerlendirdikleri sorusudur. Yani asıl cevap, "fena değilim"dir." [sf. 112] İlerleyen sayfalarda, Heidegger'ci söylemle çocukların bu 'acımasız iyimserliği'nin altında modernleşen şehirlerde kentlerde sıkça gördüğümüz yeniye, mala ve mülke olan tutkunluk var. Yeniye ulaştıkça fakirlikten, yoksulluktan sıyrıldıklarına inanıyorlar. "Bauman, çağımızda yoksul olmanın değişen anlamından söz ederken, "Yoksul olmak bir zamanlar anlamını işsiz olma durumundan aldıysa, bugünkü anlamını esas olarak yeterince tüketmiyor olma durumundan almaktadır," diyor. Ona göre, tüketim toplumunun yoksulları "defolu tüketiciler"dir. Bu tespitler, çocukların yoksulluklarını tüketim mallarına sahip olmamaları üzerinden açıklıyor olmaları ile de uyumludur. Büyü yapabilen bir dizi karakterini çok sevdiğinden söz eden Yunus Emre 9, kendisinde de büyü gücü olsa ne yapmak isteyeceği sorusuna "Motor, araba, ev isterdim," diye yanıt veriyor. Yunus Emre'nin bu tüketim mallarını büyü ile elde edebileceği şeyler olarak anması, çocukların içinde yaşadığı yoksulluğun boyutları hakkında fikir veriyor." [sf. 174-175] Çingene/Roman çocuklarının anlattıklarında, yoksul bir mahallede büyümenin tüm acımasızlığının dürüstçe aktarılmasını sağlıyor Koptekin'in bu araştırma kitabı. Kimlikleri, çalışma şekilleri, toplumsal konumları, her yerde kendi dillerini argo kullanmaktan hiç kaçınmamaları, birbirlerini dövüp sevmeleri, kız kaçırmaları, sosyal haklara erişim konusunda yaşadıkları büyük çaresizlikler koca bir merak konusu iken meselelerin tam da içinden anlatıyor Koptekin "Bir gün, ders programına uygun olarak dersini sürdürmek isteyen öğretmenlerinden birine Nergiz, "Aman be, ne bayık karısın, hep ders, hep ders!" diye serzenişte bulunmuş; başka bir günse ikinci sınıfa geçtiği hâlde henüz okuma yazma öğrenememiş olan Yunus, derste "e" harfini çalıştıkları esnada sıkılıp öğretmenine "Aman be, sokayım e'ye!" demişti." [sf. 192] Onların hayatlarında yalnızca darbuka, roman havası, kırmızı ve et yok. Hatta et belki de hiç yok! Keşfedilmesi gereken bir tarihleri bile yer bulamıyor kitaplarda. Oysa ne çok çare bulmaya başlanabilir, hepsi gülen ve gülmekten vazgeçmeyen Çingene çocuklarla... Yağız Gönüler Herşeye rağmen hayat devam acı,bazen tatlı bir tebessüm oluşuveriyor mimiklerimizde... Benim hikayem,bir mart gününün akşam saatlerinde başladı...Annem ile babamın iki kız çocuğu vardı ama doğup ölen erkek evlatlarının yerine beni erkek ailemden ziyade tüm sülale,konu komşu bile erkek bebek gözüyle bakmışlar bana... Ama de ailenin çocuğu de amcamın evinde dünyaya gözlerimi maşallah nurtopu gibi bir kızınız oldu demiş ama herkesin dünyası başına kapıda kurban almak için bekliyor ama kız olunca kurbanın canı dedem Herşeye Rağmen,anneme üzülme gelin gibi bir torunum oldu diye mahalledeki çocuklara çikolata,şeker,kuruyemiş dağıtmış... Adım Ateş...Dedem böyle biri sürekli bana Jandarma güzel bir komşu kadınlar altıbezli bebek olmama rağmen kucaklarında denize götürür denize sokarlarmış yüzden ben ne zaman yüzme öğrendim bilmem çünkü 5 aylıkken denizle tanıştım. Biraz büyüdüm,erkek kardeşim adını ise hemşire kola takılan bilekliğine ismi kaçan ela gözlü,altın sarısı kıvırcık saçlı bir erkek çocuk...Benim tam tersim yumuşak huylu,ilgiyi seven bir ise hep asi...Gözümü budaktan güvenmedim,sırtımı bendim,bana Köpeğim vardı bana güvenen herşeyden korkan titrek...Yanımda He-man in atılganı olur hiçbirşeyden korkmayan bir kaplana başını çevirir bana bakar arkasında bakışları net,hafif hırıltı veren sesimle komutu alır ve iskeleye yapışan midyeleri çıkartır,kırar ona için çok kış günü denize düşmüşlüğüm vardır. Bacaklarımda cam kesikleri,diz kapaklarımda bir türlü iyileşemeyen yaraların kapukları...Şimdi uslu bir çocuktum dersem yaralarımın ve dikişlerimin izleri beni ele oynamayı çok asla jayne oğlunu Jayne yaptım yine Tarzan ben son Tarzancılık oyununda komşunun balkonundan sarkan hanımeli sarmaşıkları beni taşımayıp kopunca,kafayı duvara toslayıp ablamı ağlarken beni yatırmış,yüzümü gözümü ıslak bezle siliyor ama başımın kanaması günlerdi... Hayatın bana öğrettiği bir dolu şey de...Mesela haksızlık karşısında susmamak gibi. Mevki,menfaat,aşk hiçbirşey için onurundan,duruşundan taviz vermemek düşkünlüğüm olmadı,üç kuruşluk menfaate kimseyi beklemeden sevdim. fatmay...

hayat herşeye rağmen devam ediyor