Kızımhakkında. Bu mesaj kurallara aykırıysa buradan yöneticileri bilgilendirebilirsiniz. Hocam kızım 16 aylik. İki gundur geceleri çok ağlıyor. Salyasi oldukca fazlaydi alt azi disi patlamis bugün gece ise yine aynı şekilde huzurszdu. İki gundur kuru öksürük var birde bu gece tek kisa kollu ince zibinla yatmasina ragmen hic
AnneTyler (25 Ekim 1941) Amerikalı bir roman yazarı, kısa öykü yazarı ve edebiyat eleştirmeni. Dinner at the Homesick Restaurani (1982), The Accidental Tourist (1985) ve Breathing Lessons (1988) dahil olmak üzere yirmi üç roman yayınladı. Üç roman da Pulitzer Kurgu Ödülü finalistiydi ve Breathing Lessons 1989'da Pulitzer Ödülü kazandı.
halibrahimekledi - 26 Mayıs 2009. İlginç Hikayeler. Bugün satranç diye bildiğimiz oyunu kurgulayan bilgin, oyunu Pers Kralı’na sunduğunda çok memnun olan kral, “Dile benden, ne dilersen” demiş. Bilgin kendisine uzatılan hazine dairesinin anahtarını elinin tersiyle itip, kraldan satranç tahtasının sol alt köşesindeki
İngilizcedil bilgisi seviyenize göre farklı zorluk seviyelerine sahip İngilizce Türkçe hikayeler sayesinde alıştırma yapabilirsiniz. Başlangıç için daha kısa parçaları tercih edebilir, zaman geçtikçe metinlerin uzunluğunu artırarak devam edebilirsiniz. The Sisters. The little sisters went into the room to play at the ball.
Annelergünü hikayesi Günlerden perşembeydi anneler gününe birkaç gün kalmıştı. Eren annesinin yapmasını istemediği bir şey yapmıştı. Erenin annesi erenin bu tavrına çok üzülmüştü. Eren ertesi gün çekmecelerin arasından bir şeyler ararken kendine yazılmış bir mektup bulur ve hemen açıp ona annesi yazmıştır. Mektupta:
Vay Tiền Nhanh Chỉ Cần Cmnd Nợ Xấu. Yaşanmış Bir Hikaye Bir Anne Hikayesi Çöp Tenekesi Henüz çok gençken kocasını kaybetmiş, ondan kalan tek oğlunu yetiştirmek için dişini tırnağına takarak çalışmıştı. Onu kimseye muhtaç etmeden okutabilmek ti arzusu. Bu hayallerle geçirdi günlerini. Gençti, güzeldi ama geri çevirmişti evlenme tekliflerini; oğlunu yaban ellere vermemek istiyordu. Başkalarına çamaşır yıkadı, temizlik yaptı, oğlunu hiçbir şeye muhtaç etmedi. Oğlu okuyacaktı, mesleğini eline alınca artık kalan ömrünü yavrusunun yanında geçirecekti. Bu hayallerle geçti yıllar, bu hayalle bitti yıllar… Nihayet oğlu hukuk okudu, hâkimlik görevine başladı. Anne sevincinden yere göğe sığmıyordu. Sıra oğluna layık kız bulmaya geldi, bunu da bulunca artık gözleri arkasında kalmayacaktı. Tam istediği gibi bir kız buldu. Dışını görüyor, içinden haberi yoktu. Seviyordu gelinini öz evladı gibi. Bir an önce düğün olsun istiyordu. Sanki kendi evlenecekti. Bir an önce taşınmak istiyordu yeni evlerine; artık bir köşeye oturup torunlarını sevecek, geçmiş onun için tatlı bir hatıra olacaktı. Nikah gününe 1 ay kalmıştı, damat gelini alarak yeni evlerine yerleşecek, eşyaların yerlerini ayarlayıp ölçülerini alacaklardı. Bütün eşyaların yerleri ayarlanmış, tek tek güzel bir görüntü kazandırılmıştı. Bu sırada gelin kız nişanlısına dönerek “Cihan! Böyle güzel oldu ama şu Çöp Tenekesini nereye koyacağız?” Şaşırdı genç adam , hayret dolu sesle” Koskoca evde bir çöp tenekesini koyacak yer bulamıyor musun?” Tezgahın altına koy! “Yok yok hiç olur mu” ” balkona koyarsın? “Oraya da hiç uymaz” Yahu çöp tenekesini koyacak yer bulamıyor musun?” “Onu demiyorum canım ANNENİ diyorum ANNENİ!” Genç kızın ağzından çıkan cümleler genç adamın kalbine işlemiş, beynini döndürmüştü. Varlığında baş tacı olan annesi, Kendisi için el kapılarında çalışan annesi demek bir çöp tenekesi yerine koyuyordu. Demek Annesi çöp tenekesiydi. O çile kâr o fedakar kadını, canı gibi sevdiği annesini koyacak yer bulamıyordu hayat arkadaşı olan kızda, anasına çöp tenekesi diyordu! Tek kelime konuşmadı, eve dönünce de bir şeyden bahsetmedi; zavallı anne gelinin kendisi hakkında düşündüklerinden habersiz nasıl olduğunu soruyordu durmadan, onu övüyordu. Acı acı güldü bu durum karşısında genç adam. Nihayet nikah günü gelmişti. Bütün hazırlıklar bitmiş, arabalar dairenin yolunu mekan tutmuşlardı. Salon ağzına kadar doluydu. Dışarıya taşan davetli kulesinde heyecan kol geziyordu, yeni evlilikleri görebilmek için. Ve memur geline sordu “Kızım ! Ahmet oğlu Cihan’ı zevceliğe kabul ediyor musun?” “Evet” “Peki oğlum sen Zeynep kızı Zeliha’yı zevceliğe kabul ediyor musun?” “Hayııırr. Etmiyorum” Salonu ayağa kaldırdı bu ses. Gözlerinde hayret ifadesiyle herkes şok geçirmiş gibi erkeğe, Cihan’a bakıyorlardı. Memur şaşırmıştı “Peki şimdiye kadar neredeydin” “Efendim! Babam beni küçük yaşlarda bırakıp vefat etti. Annem dışarılarda çalışarak gençliğini bana harcadı ,çalıştı ve çabaladı. Giymedi giydirdi, yemedi yedirdi. Beni büyüttü okutup adam etti. Annem benim yanımda oturacak, rahat edeceği zaman bu gördüğünüz gelin hanım annemi bir çöp tenekesi yerine koyarak evde onu koyacak yer bulamıyor. Annemi bir çöp tenekesi olarak görüyor ve istemiyor. Benim annemi istemeyen, ona o şekilde muamele yapan kadını bende istemiyorum. “Varsa annesine çöp tenekesi dedirtecek, buyursun gelini alsın!” Yerinden kalkarak annesini aldı, hayret ve gözyaşları içerisinde salondan ayrıldı. Bu olaydan sonra gelin kız evine döndü ve aradan 20 yıl geçmesine rağmen evlenememiş. HAK EDENE HAK ETTIĞI DEĞER VERILMELI…. Not Bu hikaye adresinden alıntıdır. Site sahibine güzel şeyler güzel bir şekilde paylaşılmalıdır diyerek vermiş olduğu yayınlama izin için teşekkür ediyorum.
Anne Hakkı ile ilgili masallar, öyküler ve diğer içerikler Annenin Hizmete İhtiyacı Var Dini Hikâye-ÖyküAnnesini Darıltan Alkame Dini Hikâye-Öykü Anne Hakkı ile ilgili 2 içerik bulundu
Anne ile ilgili masallar, öyküler ve diğer içerikler Yavru Ceylan Ve Annesi Sesli MasalAnnesini Darıltan Alkame Dini Hikâye-ÖyküMasal Dinleme İçerikAnne Tekir Flash MasalAnne Köpek Sesli MasalBüyük Annenin Çizmeleri Sesli MasalAnne Güvercin Ziyaretçi MasalıAnne Ayının Sorunu Sesli MasalÜvey Annem Yazılı MasalAnnenin Hizmete İhtiyacı Var Dini Hikâye-ÖyküAnneye İtaat Dini Hikâye-ÖyküDevekuşu Yavruları Yazılı Masal Anne ile ilgili 12 içerik bulundu
Leyla’nın annesi Hatice hanım ailesinin geçimini sağlamak için okulda hademe olarak yaşardı. Babası küçükken vefat ettiğinden beri annesi Hatice evin geçimini sağlamak için bir çok işte çalışmıştır. Okulda annesini görünce ondan utanır hiç merhaba demeden uzaklaşırmış. Eve annesinin yanına geldiğinde ondan iğrenir uzaklaşarak defol git yanımdan dermiş. Annesinin hademe olarak çalışmasından nefret ediyormuş. Babasız büyüyen Leyla aile sevgisini yakından hissetmemiş. Yaşamı boyunca hep annesinden uzak kalmış. Bir gün annesinin değerini anlayacaktır ancak o zaman çok geç olmuş olacak. Yine bir gün okula gittiğimde annesi ile karşılaşır, arkadaşlarının alaycı tavırlarla annesi hakkında konuştuğuna şahit olur. Hizmetçilik yaptığını söylediklerinde annesinin alının teriyle kazandığını söyleyerek gurur duymuştur. Kötü bir şey yapmadan kimsenin ekmeğine göz koymadan helal yolla para kazandığını anlatır. Kendisinin annesi olduğunu namusuyla para kazandığını söyleyerek onlarında saygı duyması gerektiğini söyler. Alın teriyle para kazanmanın ayıbı olmaz hırsızlık kötülük yapmadığını anlatır. Leyla o günden sonra annesini kabullenir. Alın teriyle para kazandığını anladıktan sonra saygı duymaya başlar. Çünkü kazandığı parayla Leyla’nın boğazından tek lokma dahi haram geçmemiştir. Başa dön tuşu
Evvel zaman içinde, çok şirin bir kız ve onun güzel mi güzel bir annesi varmış. Şirin kız ve annesi birlikte yaşarmış. Birbirlerini çok sever, her şeyi birlikte yaparlarmış. Her gece Anne şirin kızının saçlarını tarar, onlara en güzel masalları okurmuş. Birbirlerinden 1 dakika kadar ayrı kalsalar özlemeye başlarlarmış. Küçük bir kasabada yakalayan şirin kız ve annesi komşuları ile de çok iyi geçinirmiş. Aynı zamanda hayvanları çok severlermiş. Hayvanlara yemek verirmiş, onlara sarılırlarmış. Aynı zamanda doğa ile iç içe yaşarlar. Ağaçlar, kuşlar, böcekler ile konuşurlarmış. Bu şekilde güzel bir hayat sürerken bir gün aniden tuhaf bir şey başlarına gelmiş. Anne ve küçük kız evde otururken birden kapı zili çalmış. Karşılarına dev gibi kocaman bir adım çıkmış. Bu Dev gibi adamı görünce anne biraz tedirgin olmuş. Sonuçta evlerinde küçük bir kız varmış. Daha önce dev görmeye kadın biraz kaygılanmış ve dev adama buyrun demiş. Dev adam kocaman bir kafaya, kocaman bir buruna sahipmiş. Normal insanların yaklaşık 2 katı kadar gövdesi varmış. Kadına gülümseyerek bakmasına karşın, güldüğü hiç anlaşılmamış. Biraz eğilmiş ve kadına fısıldamış; ’ Bu evde minik bir kız varmış. Ben o minik kızı dün gördüm ve bahçede oyun oynuyordu. Çok sevdim onu izlemeyi. Onunla arkadaş olmak istiyorum’’ Anne bunları duyunca ne yapacağını bilememiş. Adamın yaklaşımı güzelmiş ama dev olduğu için korkmuş. Birden bire minik kız annesinin yanında belirmiş. Dev adam onu görünce yüzü o kadar gülmüş ki, koskocaman bir ses çıkmış. Minik kız dev adamın yanına geçerek ’ Sen neden bu kadar büyüksün?’ demiş. Anne kızına ’ Kızım öyle şeyler deme, ayıp’ demiş. Adam ise gene gülmüş. ’ Hayır ayıp değil, ben kocamanım, sen ise miniksin. Senle minik kız ve kocaman adam olabiliriz’’ demiş kıza doğru dönerek. Adam’ın annesi yokmuş. Tek başında küçük bir kulübede yaşıyormuş. Çok yalnız bir adammış. Dev olduğu için insanlar ondan korkar, yanına yaklaşmak istemezmiş. Fakat kalbi tertemiz bir adammış. Minik kızın annesi adam ve minik kız birlikte oynamaya başlamışlar. Anne, dev adamı çocuğu gibi görmeye başlamış. Minik kızına ne hediye alırsa aynılarını dev adama da alıyormuş. O kadar güzel bir arkadaşlık olmuş ki, görenler kıskanmaya başlamış. Dev adam bir gün hikayesini anlatmış. ’ Ben senelerdir burada tek başıma yaşıyorum. İnsanlar beni dış görüntüm nedeniyle çok yargılıyorlar. Herkesin sırayla kapısını çaldım, çoğu insan kapısını açmadı bile. Ama siz öyle değilsiniz. Kapıyı açtınız ve benle arkadaş oldunuz. Ben tek başıma yaşadığım için insanlarla konuşmayı bilmediğimi sanıyordum. Ama sizle olan iletişimim çok güzel. Anne ve kız arasındaki sevgiyi siz de gördüm. Beni de çok sevdiniz, hem bir annem oldum hem de kardeşim. Size gerçekten çok teşekkür ediyorum.’’ Minik kız bu sözleri duyunca çok mutlu olmuş ve duygulanmış. Dev adam minik kızı sırtına almış ve tüm ormanı bu şekilde uzun uzun dolaşmışlar… Dünya üzerinde her insanın görüntüsü aynı olmayabilir. İnsanları dış görünüşlerine göre yargılamak yerine onların kalplerine inmek gerekiyor. İnsan kalbi aslında herkeste yumuşaktır. Fakat bazen bu tam anlamı ile gün yüzüne çıkmaz. Bunu çıkarmak için insanları tanımak, onlara yakınlaşmak gerekir. İnsanlar birbirlerinden korkarsa, dünya olduğu yerde sayar. Sevgi, güzellikler ve daha niceleri hayata tutunmakla, insan tanımakla olur. Siz değerli okurlarımızın yorumlarını bekliyoruz lütfen yorum yapmayı unutmayınız 🙂Daha fazla masal okumak isterseniz Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.
anne ile ilgili hikayeler kısa