Şimdi Kuran'da yer alan bu bilimsel mucizelerden bir bölümünü birlikte görelim. 500 milyon yıl, * ve 6. gün (6. devre) 250 milyon yıl sürmüştür. * Sonuç: Yaratılışın 6 günü, yani 6 devresi, Dünya zamanı türünden toplandığı zaman, 15 milyar 750 milyon yıl bulunur. Bu rakam günümüzdeki tahminlerle büyük bir
BakaraSuresi'nin 255. ayeti olarak bilinen Ayetel Kürsi Duası, tevhid itikadı ile alakalı derinlemesine bilgi barındıran, bütün tevhid ayetlerinin anlamını içerisinde derleyen ve
Networkingin sözlükte Türkçe karşılığı ”Ağ oluşturmak”tır. Bunu biraz daha açarak vasıflı çevre oluşturmak, iş bağlantıları kurmak, yararlanabileceğimiz gruplar oluşturmak diyebiliriz. Özet olarak hızla değişen dünyada artık networking, başarılı insanların olmazsa olmaz kavramları arasına girdi.
Anlatılmakistenenle- Ayetlerin öncesi ve sonrası bu konuları daha iyi anlamamıza yardımcı olur- anlamak istenen bazen farklı olabilmektedir arada kalanlara da ateist denmektedir. Araf 54: rabbiniz öyle bir Allah’tır ki yeri göğü altı günde yarattı. Benzer ayetler: yunus 3, hud 7: gökleri ve yeri 6 günde yarattı.
J Gılchrıst imzalı ve ciddi bir inceleme edasıyla kaleme alınmış kitapta şunlar söyleniyor: n "Bugün yeryüzünde bulunan en eski Kur'an nüshası, İslam Peygamberinin ölümünden en az 150 yıl sonrasından kalmalıdır. Bu nedenle Kur'an'ın, Muhammed'in izleyicilerine bıraktığı Kur'an ile tamamen aynı Kur'an
Vay Tiền Nhanh Chỉ Cần Cmnd Nợ Xấu. Ezelden ebediyete kadar, olan ve olacak herşeyi bilen allah, yazdırdığı kitaba göre, KABE yi insanlar için GÜVENLİ BİR YER KILMIŞTIR.. Bakara 125. Biz, KABE Yİ insanlara toplanma mahali ve GÜVENLİ BİR YER KILDIK. Siz de İbrahim'in makamından bir namaz yeri edinin orada namaz kılın. İbrahim ve İsmail'e Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için Evim'i temiz tutun, diye emretmiştik. Peki tarihde gerçekten böyle midir? 1987 yılında 400 kişi çatışmada 1990 yılında 462 kişi 1994 yılında 270 kişi 1998 yılında 119 kişi 2001 yılında 35 kişi 2003 yılında 14 kişi 2004 yılında 244 kişi 2006 yılında 345 kişi çıkan izdihamlarda ezilerek ve boğularak ölmüştür.. Ayrıca tarihde 681 de yezid, 692 de haccac, 930 da ebu tahir komutasındaki ordular tarafından saldırya uğramış, haccac tarafından mancınıklarla vurularak yıkılmış sonra tekrar inşaa edilmiştir. En son 1979 yılında suudi rejimine karşı isyan başlatan bir grup arap isyancı tarafından haftalarca isgal edilmiş çatışmalarda yüzlerce insan ölmüş ve fransız anti terör timlerinin müdahalesiyle kabenin içine su basılıp suya elektrik verilmesiyle isyan sona erdirilmiştir.. 0 kişi takip ediyor. Paylaş 37 Ekrem.. Yahu yine cevabımı okumamışsın.. Ondan sonra da tekrar paylaşınca bunu yazmıştın zaten diyorsun... Oku da böyle saçma capsler paylaşıp, kendi dıurumunu zora sokma dostum.... Bu şekilde belki daha ergenüstü konulara geçebiliriz... Pek ümidim kalmasa da............ Facebookta Paylaş Twitterda Paylaş Linki kopyala Okumaz olurmuyum ya, ben herşeyi kibirsiz okurum seco.. Yine maneviyata bağlamısısnn işi, fiziksel bir korum adeğil diyorsun.. Eee ebabil kuşlarıda sanal alemdeki pc oyunumu, yada ebabil kuşu dediği uzaylıların uçaklarımı Facebookta Paylaş Twitterda Paylaş Linki kopyala Bence Ekrem'in Kabe paylaşımı hiç de ergen falan değil. Hatta uzayda çok kıyıda kalmış bir galaksinin, kıyıda kalmış bir yıldızı etrafında dönen bir gezegenindeki her hangi bir yerin bu evrenin yaratıcısı tarafından hiç de özel olarak görülmediğinin çok net kanıtı. Facebookta Paylaş Twitterda Paylaş Linki kopyala Ohoooooo.. Sen yine daldan dala atlamaya başladın.. Uzun zaman geçmişti haalbuli. Belki bu huyun düzelmiştir diye ümitlenmiştim.. Ama huylu huyundan vazgeçmiyor demek ki.. Bir konu açıklanınca hemen sanki, o konu hiç konuşulmamış gibi başkasına geçiyorsun.. Bu psikoloji gerçi, yaygın burada .. 9 Facebookta Paylaş Twitterda Paylaş Linki kopyala şecaaddin , siz müslümanlar ateistleri hasta, kendinizi de doktor olarak görmekten vazgeçin artık. Sürekli Kuran'dan ayetler paylaşarak bizi iyileştireceğinizi zannedeceğinize önce siz Kuran'ı tam olarak anlayın. Kurandaki çelişkileri her kelimeye 380 farklı anlam yükleyerek ortadan kaldıramazsınız. Daha ben göğsünü gere gere "Kuran Allah'ın sözleridir" diyebilecek bir müslümana rastlamadım. Facebookta Paylaş Twitterda Paylaş Linki kopyala can ... İster inan ister inanma.. Ben Allah'ın izniyle Kuran ile ilgili her konuda çelişki ve hata iddialarına NET cevap veriyorum.. Sen beni ayet bükmekle suçlayarak kendi vicdanını temize çıkarmaya çabalıyor olabilirsin. Bununla da zerre kadar ilgilenmiyorum.. Alışmışsınız Cübbeli ekibinin saçmalıklarından din eleştirisi yapmaya.. Siz bu şekilde sorgulama yaptığınızı ZANNETMEYE devam edin.. Yapacak birşey yok.. Selam.. Facebookta Paylaş Twitterda Paylaş Linki kopyala İşinize gelmiyor tabi Sünnilik. Modern ahlak anlayışından nasibini almış insanların hiçbirisinin işine gelmez geleneksel sünni islam. Kendi istediğiniz, hayalini kurduğunuz modernist İslam anlayışı yaratmaya çalışıyorsunuz. Sizler Kuran'ı okumuyorsunuz. Kuran'da görmek istediklerinizi okuyorsunuz. Kuşkucu bakış açısıyla sorgulamanın ne demek olduğunu bilirim. Asıl siz bilmiyorsunuz bana göre. Hakikati aramak, herşeyi tek bir kitapa göre yorumlamak, herşeyi tek bir düşünce/inanç anlayışı üzerinden anlamlandırmak sorgulamak değildir. Sorgulamak, hakikati aramaktır. Size göre hakikat zaten bellidir. Nedir o hakikat; Allah - İslam. Allah'ın varlığı... Siz herşeyi kendi hakikatinize göre yorumluyorsunuz. Karar sorguladıktan, düşündükten sonra değil, öncesinde verilmiş, belli. Facebookta Paylaş Twitterda Paylaş Linki kopyala Daha yeni geldim pc nın basına seco.. Nekadar sacmaladığını göstermek için basit bir örenek verdim, hemen kıvırma sanatının en ınce ayrıntılarını sergiledin... Şimdi sen ne diyodun o paylaşımda..? Diyorsunki Mekkenin korunması madden koruma değil, manen korunmadır değilmi..? Şimdi bende sana hemen örneğini verdim, madem dedim manen korunma demek istemişse Allah ve saldırılara, sellere, depremlere karsı bir koruması yok, neden ebrehe kabeye saldırdığında müdahale ederek korumak istemiş ozman dedim.. Tabi herzaman olduğu gibi konuyu hemen saptırdın, klasik seco savunmalarına gectin, yok daldan dala atlıyormusumda, yok huyum buymuşda, yok başak konuya atlıyomusumda, ne alaka kardeşim tamda bu konuyla ilgili bir soruydu, hiçbi çarpıtmada yokdu, ben sana kabenin korunması ile ilgili tutupta başka bir konudan örnekmi verdim sanki.. Cervap veremediğin zaman hemen klasik seco karalama kampanyası Ayrıca bu ayetleri arapça bilgisi olmadan nasıl eğip büküp manalandırıyorsun anlamadım, benim sitem diyorsun, ben yazıyorum diyorsun ama arapça bilmiyorsun, kel başa şimşir tarak Facebookta Paylaş Twitterda Paylaş Linki kopyala E sen de bilmiyorsun.. Ama sünni yorumların doğru olduğuna maşaAllah adın gibi eminsin.... Alem adamlarsınız dostum gerçekten....... Atezim gerçekten psikolojik bir durum.. Mantığın bittiği yerde başlıyor.. Buna gerçekten kanaat getirdim bu .......... Facebookta Paylaş Twitterda Paylaş Linki kopyala hangi 8 tane meal var elinde değerli dostum?.... İnternet diye birşey var... Ben en çok da mukayeseli çalışıyorum.. Meal sahibi birine sorarım.. Veya kelime anlizi yapmasını isteyebileceğim değerli dostlarım var...... Yeter ki, insan sorgulasın ve samimi olsun.. Allah çabaları karşılıksız bıtakmıyor.... Facebookta Paylaş Twitterda Paylaş Linki kopyala Aylarca mekkede medinede kaldım, normal esnafın dükkanına gir teksas tommiks okur gibi kuran okuyolar, dedim ne diyo ne yazıyo, bilmem bizde anlamıyoruzki diyolar, öz arap bile nedemek işstediğini anlamıyor kuranın, ama seco baba meseleyi çözmüş aklıyla ve zekasıyla arapçanın nedediğini kavramış biz kalkıp kuran arapça değil dediğimiz zmanda kzıyorlar, Facebookta Paylaş Twitterda Paylaş Linki kopyala Ekrem.. Konu senin Mekke gözlemlerin mi... Hangi arap anlamıyormuş.. Benim arap dostlarım da var.. Azıcık eğitimli her arapça bilen kuran'ı anlayabilir.. Mühim olan anlama anındaki etkileşimlerdir.. Eğer kurandışı kaynakalrdan Kuran'ı amnlamaya kalkarsa senin sitende olduğu gibi İlhan Arsel seviyesinin üstüne çıkma şansı bulamaz................ Ama sen yine insaflı bir aargüman söyledin.. Arap esnaf kuran'ı anlamakta zorluk yaşıyor diye.. Bu sitede o kadar saygın insan var ki, Kuran akadçadır diyen bile oldu... Alfabeyle dili karıştıran oldu.. Daha neden bahsediyorsun sen...... Facebookta Paylaş Twitterda Paylaş Linki kopyala yahu be mubarek sen eski türkçeyi okusan nedmek istediğini eğitimini almadan anlayabilirmisin? Adamlar 1400 yıl önceki metinleri senin benim gibi okuyolar işte, nediyo düşünmeden düz olarak okuyorlar, ben bunu demek istedim, yoksa adam tabiki arapça konusuyor ve yazıyor, mesele o değil kuranın ne dmek istediği, onun içindirki 40 kafadan ses çıkıyor, ama işin ilmini ve filolojisini okuyanlar anlıyor, arapça dili ve edebiyatçıları gibi, hani bizde osmanlıca hocaları varya aynen onun gibi... Facebookta Paylaş Twitterda Paylaş Linki kopyala Senin mantiginla demekki kimse kuranı anlayammamis ve hala gercek müslüman yok. Muhammed'e buna dahil...! Bence burda senin durumunun acizligi söz konusu. Neden dersen? Dolaylı yoldan kuran icinde seni ikna edecek bir sey bulamamış ama kendince bir umut yaratmissin. Plasebo etkiside güzeldir secocum bide onu dene Facebookta Paylaş Twitterda Paylaş Linki kopyala Dostum tabi ki herhangi bir metinde kelime bilgisi olmayan eğitimi zayıf insanlar, aynı dile doğsalar bile o metni anlayamazlar.. Ama bu metin o dilden değildir diyebilir miyiz? Bundan dolayı metin Arapça değildir diyebilir misin?... Ben sana bunu söyleyen üye var diyorum ve bu üye kendilerine hoca dedikleri bu arkadaşa hayran hayran bakıyorlar... Arkadaş ciddi olduğunu sandığım bir ruh haliyle Akadça yazılmıştır dedi.... Hem sonra ben mesela Arap harfleriyle yazılı TÜRKÇE bir metini anlayamaz mısın demek istiyorsun?.. sana bulsam da yıllar önce üzerinde çalıştığım arap harfleriyle yazılı basit kısa hikaye kitabımı bulsam da göstersem.. Sen bu metni bakalım anlayabilecek misin yoksa, bu metin ben anlamadığıma göre atıyorum RUSÇA mı yazılmış diyeceksin................... Facebookta Paylaş Twitterda Paylaş Linki kopyala Ekrem ..... Senin ben arapça bildiğinden de çok şüpheliyim.. Müsait bir zamanda arapça bilen bir arkadaşımla konuşmanı sağlayacağım. Çünkü sana ait olduğunu söylediğin siteden bu intibayı aldım. Çok net bir İlhan Arsel kopyası.... Kusura bakma.. Ama tamamı copypaste çalışması.. Üzerinde asla düşünülmemiş sünni eleştirilerden dine saldırı....... Dost acı söyler. Kusura bakma...... Facebookta Paylaş Twitterda Paylaş Linki kopyala 7. yy'dan 9. yy'a kadar olan sürede yazılan ve toplanan metinlerin anlamlarını 400-500 yıl sonra yazılan sözlükler ile cevaplıyorlar. Kelimelerin yazıldığı dönem anlamları onların umurunda bile değil. Etimoloji bize bunu veriyor. Gerçek anlamları öğreniyor ve neler uydurulduğunu gerek Kur'an gerek tarih üzerinden öğreniyoruz. Şimdi sorsak sana ve diğer müminlere Kur'an'ı toplayan komisyonun başkanlığını 21 yaşında yeni yetme Yahudi Zeyd nasıl yapar!? Bizlere diyeceksinizki ama bu rivayet! Peki Kur'an ne!? Muhammed ne!? Hadisler ne? Hepsi rivayet! Kaynaklar aynı yerden! Secocum........ Bu yazı çok küçük ve karmaşık okuyamıyorum, ayrıca benim arapça bilgim 33 yıl önceki imam hatip lisesinden kaldı ama derdimi anlatacak kadar çat pat anlıyorum.. Asıl cevap verilmesi gereken soru, sen arapça bilmeden nasıl ayetleri, yok orda onu demek istememişde şunu dmek istemiş diyebiliyorsun..? Aaaa pardon ya süper zeka dimi Facebookta Paylaş Twitterda Paylaş Linki kopyala Ya dün bir arkadaş kırk yıllık ''alak'' kelimesini yok tutunan yok bilmem ne diye çevirmiş. Buradan da mucize uydurmuştu ya ben pes dedim. Yani saçmalığın bu kadarı olur. 1000 sene bütün herkes arabı, farsisi, pakistanlısı kan pıhtısı olarak anlasın ortaçağda embriyonun ilk halinin kan ya da kan pıhtısı olduğu düşünülürmüş o zamnın tıpbi bilgilerinde sen şimdi modern tıp bu işin saçma olduğunu ispatlayınca yok efendim alak şu demek bu demek.. Eğer olay bilimsel bir metinden bahsediyor olsaydı buna bilim ahlakının olmaması denirdi ama işte din olunca isteyen istediğini söylüyor. Sözlük anlamında buda var nasılsa şimdi bu uydu hadi bunu alalım. Oh ne ala iş Facebookta Paylaş Twitterda Paylaş Linki kopyala Yaptigim bir kac bilimsel tespite göre assagida örnek ile gösterecegim; Bir ayetin bukulme suresi kelime sayisinin kare kökune esittir. Dakika ile hesaplanirsa. Simdi örnege gelelim. Nisa suresi 34. Tam olarak turkceye diyanet isleri tarafindan cevrildiginde 64 kelimedir. "Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah'ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi kimse görmese de namuslarını koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve bunlarla yola gelmezlerse dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür." 64'un kare köku 8'dir. Yani bu ayeti bukmek 8 dk'alir. Peki bu ayeti bukmesi tam olarak neden 8 dakika alir. Ayet 3 dk icinde iki kere okunur. 2 dk'da icinde bukulecek kelimeler secilir. Ayni anda kelime sayisi okuma suresi ve kelime secme suresini buyuklugune göre uzatir yada kisaltir. Örnegin "vadrıbûhunne" kelimesi turkceye tam cevrildiginde dövun demektir. Yani kadinlar itaat etmezsse dövun denilir. Bu kelime secilir. Cunku bu kelime burda bukulmesi gereken tek kelimedir. Denkleminde puf noktasi budur. Bir ayetin kelime sayisi nekadar buyukse bukulme sureside okadar uzundur. Konuya geri dönelim; simdi "vadrıbûhunne" kelimesinin turkce karsiligi dövun demektir. 3'dk iki kere okumaya, 2 dk kelime secmeye son kalan 3 dk'da kelimeye arapcadan mecazi anlam bulmaya harcanir. Bu kolaydir, google translate'de arapcadan ingilizceye ingilizceden turkceye cevrilim yapilir bu son 3 dk'da o kelimeye anlam bulmaya gecer. Örnekteki "vadrıbûhunne" kelimesinin google translatte parantez icinde hizlica itmek anlamina gelen "vadrıbûhunne" durum eki "he" ile "vadrıbûhunnehe" kelimesi ayiklanir ve ayet icine yerlestirilir. Buda ayette kadinlarin dövun degil elinizle itin, itekleyin anlamina bukulerek karsida ki kisiye sunurlur... Bu denklemi bakara 216'da denedim dogru cikti. Herkese iyi bukmeler... Facebookta Paylaş Twitterda Paylaş Linki kopyala Arkadaşlar adnancılarla boşuna tartışmayın. Onlar buradaki yorumlarını merkezden talimatlı olarak bir görev çerçevesinde gerçekleştiriyorlar. Meal bükmeyi türkçe meallerde biraz yapabiliyorlar, bahane olarak da "mealciler birbirlerinden çok etkilenmişler" diyorlar. İngilizce mealleri pek bükemiyorlar merkezleri bu konuda eleman yetiştirememiş anlaşılan ama ona da "yaw onlar da etkilenmiş demek" diyorlar büyük bir önyargı ile. Tek Fince meali ortaya koyup "peki bu nereden etkilenmiş?" diye sorunca ya kaçıyorlar ya da bazılarının yaptığı gibi beni engelliyorlar ki kedicik arayışlarına taş koymayayım Facebookta Paylaş Twitterda Paylaş Linki kopyala
Makaleyi buradan dinleyebilirsiniz… Kuran’da bulunan çelişkiler konusunda, pek çok kişi, sürekli bir şeyler yazmaktadır. Ben, Bilinmeyen Yönleriyle Kuran’ adlı eserinde, Arif Tekin’in yazdığı iki çelişkiyi almak istiyorum. Bunları almamın en büyük sebebi, Kuran’ın nasıl kalıplara sokulduğunu göstermesi içindir. Sonra da, İslam âlimleri durumu kurtarmak için, ayetleri eğip bükmek zorunda kalmıştır. Fakat asla şüphecileri ikna edememişlerdir. Arif Bey kitabında, hiçbir dindarın hoşlanmayacağı pek çok şeyden bahsetmektedir. Pek çoğunun doğru olduğunu düşünüyorum ama, bu durum “Kuran peygamberin kendi yazmasıdır” savını ispatladığını düşünmüyorum. Benim emin olduğum şey, “Kuran gibi bir eser, hiçbir dünya sakini tarafından yazılamaz” olduğudur. Fakat bize anlatıldığı gibi, ortalık asla günlük gülistanlık değildir. Pek çok olumsuzluk ve Peygamberin arzuları da Kuran’a girmiştir. Ben Kutsal mekânların amacına ulaşmak için, hiç düşünemeyeceğimiz yöntemler kullanacağını biliyorum. Günümüze baktığımda da başarılı olduklarını görmekteyim. Onun için, benim ilgilendiğim bölümler, gerçekten bize harika bilgiler veren bölümlerdir. Bu yazımda da başka hiçbir kaynakta olmayan o harika bilgileri paylaşacağım. Başkasının çelişki gördüğü şeyde, benim mucizeler gördüğümü okuyacaksınız. Şekil 1 Dünya zamanına göre, gök katlarındaki zaman Secde 5 O, gökten yere, yukarıdan aşağıya işleri düzenler, sonra da o işler, sizin saydıklarınızdan bin yıl kadar olan bir günde O’na yükselir. Mearic 4 Melekler ve Ruh miktarı ellibin yıl süren bir gün içinde ona çıkar. Hac 47 Bir de senden acele azab istiyorlar. Elbette Allah sözünden caymaz. Bununla beraber Rabbinin katında birgün, sizin sayacaklarınızdan bin sene gibidir. Bu ayetlere, kitabında Arif Tekin’in itirazı şöyle “Secde suresi beş ve Mearic suresi dördüncü ayetler hem ilginç, hem de birbirlerine zıttır. Önce Türkçe anlamlarını verelim “Gökten yere kadar bütün işleri o düzenleyip yönelir, sonra da sizin saydıklarınızdan bin yıl kadar olan bir günde ona yükselir”; ikinci ayette ise, “Melekler ve Ruh, süresi elli bin yıl tutan bir günde ona yükselip çıkarlar”deniliyor. Bir kere ilk ayette geçen, ona yükselir’ cümlesindeki özne belirsizdir Ona yükselen ne? Ayette bunu kanıtlayacak bir durum söz konusu değil ve zaten çok anlamsız bir ayet. Ama genelde Kur’an yorumcuları, bundan kastedilen, insanın yaptığı işler/ onun amelleridir, demişler. Tabi ki tahmini bir yorumdur. İyi de; ortada farklı bir durum söz konusu. Neden bir ayette bir günlük olan yolculuk bizim saydığımız yıllara göre bin yıldır da, diğer ayetle bu rakam elli kat fazlası oluyor? Bu iki ayet hakkında tefsirlerde öyle garip yorumlar yapılmış ki, adeta bir tiyatroyu aratır şekilde. Ben onları buraya almıyorum. Çünkü gülünç şeylerdir. Merak edenler, Şevkani ve Şüyuti’nin tefsirlerinde bunları görebilirler. Bu iki zıt ayetten ciddi bir sorun daha ortaya çıkıyor. O da, Cebrail ve meleklerin ancak bir günde yukarıya Allah’ın huzuruna çıkabilmeleri olayı. O bir gün de bizim hesabımıza göre ya bin yıldır, ya da elli bin yıldır. Bundan şu ortaya çıkıyor, demek ki Cebrail tek bir sefer bile Hazreti Muhammed’e uğramamıştır. Çünkü Cebrail’in yalnız yukarıya çıkması için sadece gidişi için bizim bin sene veya elli bin sene yaşamamız lazım. Hazreti Muhammed ise 63 sene yaşamış ki, ayete göre Cebrail bu kısa dönemde tek bir sefer bile ona gelememiştir. Hesap ortada. Ama hadisler bu ayetleri yalanlıyor…“ Sayfa 85 Bu durumu; sadece Arif Bey değil, hemen bütün tefsirciler sorunlu görmüş ve anlayamamıştır. Olmadık anlamlar yüklemişlerdir. Arif Bey “ona yükselir “cümlesinde yükselenin ne olduğu belirsizdir” diyor. Eğer Kuran’da tekâmülün varlığını yok sayarsanız, bu ayetler saçma sapan ayetler olurlar. Oysa her iki ayette çok ilginç bilgiler içermektedir. Üstelik bu bilgilere, başka hiçbir kaynakta rastlamadım. Önce “gökten yere, yukarıdan aşağıya işleri düzenler” cümlesindeki “gök”ün neresi olduğunu anlamamız gerekir. Kuran, gök’ kelimesini iki ayrı anlamda kullanmaktadır. Biri uzay, diğeri ise yedi gök katı dediği yerdir. Yani; Şekil 1’deki astral düzey ve onun üstünü gök’ olarak alır. Bilimsel karşılığı ise kuantum dünyaları’dır. Bu ayrımı yapabilmek için ayet; yağmur veya taş yağması ya da yıldız gibi fiziksel bir olaydan bahsetmiyorsa o tanımı öte dünya olarak almak gerek. Ayrıca ahret, cehennem kelimeleri de öte dünyayı kasteder. Karıştırılmaması gereken şey cennet’ öte dünyayı değil, altınçağı tanımlar. Öncelikle evrenin Sicim teorilerinde bahsettiği 11 boyutlu bir yer içinde 10 boyutlu bir kabarcık olduğunu anlamak gerekir. Bu konu epey fizik bilgisi gerektirdiği için çoğu kişinin anlayamayacağı seviyededir. Meraklısı “Evren hakkında her şey” adlı makaleden evrenin yapısını detaylarıyla okuyabilir. Fakat çok kısa olarak burada da değinmeye çalışayım. Evren, Astral düzeyden başlayan 7 katlı bir yapı içerir. Astral düzey 3 mekân 1 zaman boyutludur ve oranın yansıması, içinde yaşadığımız evreni oluşturur. Astral düzeyden yukarısı ise gittikçe artan bir boyut yapısına sahiptir. Kuranın 7 gök katı dediği bu katlardır. Bu katlar ârş dediği 11 boyutlu bir yerin içinde, bir kabarcık şeklinde dürülmüş vaziyettedir. Dürülme kelimesi Kuran’ın da kullandığı bir deyimdir ve evrenin sonsuz, kapalı ve sınırlı bir hacme sahip olduğunu vurgulamak için seçilmiştir. Durumu şekil 1’den anlamaya çalışabilirsiniz. İşte o şekilde zaman geçmesi de boyutlarla değişime uğramaktadır. En altta bir gün dünya zamanıyla bin yıla tekabül eder. Bunu şöyle anlamalıyız. Dünyada geçen 24 saatlik bir zaman, astral düzeyde geçtiğinde, dünyada bin yıl geçmiş olur. Oradan biri, bizi seyrederse çok hızlanmış olarak görecektir. Onun bir gününde dünyada birçok nesil doğup ölmüş olacaktır. Bu rakam Hac 47 ayetindeki anlatımın karşılığıdır. Gök katlarında zaman farklı aktığı için, daha doğrusu Planck zamanı gittikçe küçüldüğü için, her katta zaman farklı geçecektir. Elbette Kuran’dan beklentim bu zamanların en altıyla en üstünü vermesi olacaktır. En altını bulduk, en üstünü de Mearic 4 ayeti verir. Genelde bu ayeti bir yolculuk olarak alırlar. Oysa burada tekâmül sisteminin sonuna vurgu vardır. Kuran, her fırsatta, “O’ndan geldiniz, O’na döneceksiniz” uyarısını yapar. İşte buradaki 50 bin yıl tanımı, bu zamanı söyler. Yani ayet, dünya zamanıyla, 50 bin yıl süren bir günün varlığından bahsediyor. Öyle bir gün geldiği zaman, Melekler ve ruh O’na yükselir. Bu gün ise, öte dünyanın en son noktasını temsil eder. Tüm varlıklar, evrende, paralel evrenlerde, öte dünyada ya da bilmediğimiz her ne varsa hepsi ve her şey tekâmül eder. Tekamülün bilinçlenmek olduğunu söyleyip duruyorum. Yani hem IQ hem de EQ yönüyle zekâ geliştirmek, tekâmül etmektir. Bu da bizim sürekli gelişmemizi sağlar. Tekâmül ederek O’na yani, Kaynağa doğru yükseliriz. İşte 50 bin yıl süren o güne gelen her varlık tekamül sürecinin de sonuna gelmiş olur. İkiz ruhuyla birleşerek evrenden çıkıp, Kaynakla bir olur. Şekil 2 Öte dünya ile görünen evren arasındaki zaman ilişkisi Secde 5 ayeti işlerin yani oluşumun yukardan aşağıya doğru düzenlendiğini anlatır. Bu oluşum yönü doğal süreçtir. Bu süreç Büyük Patlamadan günümüze doğru olan süreci anlatır. Büyük patlama; ârş dediğimiz 11 boyutlu uzayda olmuş ve sırasıyla evren soğuyup genişledikçe 10, 9, 8, 7, 6, 5, 4 boyutlu gök katları oluşmuştur. İçinde bulunduğumuz görünen evren çok daha sonraları oluşturulmuştur. Şekil 1’de ok yönleri evrenin oluşum ve yok oluş yönleridir. Ayetlerde bahsedilen yukarıdan aşağı ve aşağıdan yukarı işlerin gösterimidir. İşte yukardan aşağıya oluşan sistemin, birde aşağıdan yukarıya dönüşü vardır. Yukardan aşağıya olan kısmı “O’ndan geldik” sürecidir ki! Bu süreç doğal süreçtir ve tamamlanmıştır. Şimdi ise “O’na dönme” sürecini yaşamaktayız ki! bu dönme süreci, doğal değil ve hâlâ daha devam etmektedir. Doğal değil çünkü, doğada her iki yöne doğru doğal akım olmaz. Dere aşağı akar ama yukarı akabilmesi için enerji ve iş gerekir. İşte, sürecin tersine akabilmesi için, enerji ve iş gerekir. Bu işin adına tekâmül diyoruz ve her şey bu tersine akışın gerçekleşebilmesi için, organize edilmiştir. O’na dönüş süreci “sizin saydıklarınızdan bin yıl kadar olan bir günde O’na yükselir” diyerek bu sürecin zamanını vermektedir. Bu süreç şekil 2’de E sütununda gösterilmiştir. Orada her kuantum katında yada Kuran’i deyimle gök katında geçen zaman gözükmektedir. Bu zamanların toplamı 1000 yıldır. fakat bu bin yıl öte dünya zamanıyladır. Görünen evrenin zamanıyla bu süre yıldır. Bu sürenin 60 bin yılını bitirdik. Önümüzde 3997 yıl kaldı. Onun da 3000 yılını Süper insan bedenlerinde, gerisini bedensiz olarak tekâmül ederek tamamlayacağız. Aslında öte dünyanın zaman olarak normal bir akışı var ama isteyen ruh, bir zaman halkasına geçerek kendisi için zamanı durdurabilir. Ayrıca orada gezegen olmadığı için gün veya yıl için bir referans noktası yoktur. Onun için bir gün denilebilecek bir zaman yoktur. Kuran bu konuda bir kabul yapmaktadır. Şekil 1’de Kuran’ın verdiği bilgilere göre oluşturduğum zaman farkları gözükmektedir. Her level’da 1 güne karşılık gelen dünya zamanı, durumu özetlemektedir. Bu tabloya göre ikinci Gök katı sonuna yaklaşmış olan bizler, 80 yıl yaşayıp öldüğümüzde öte dünyada yaklaşık 8 dakika geçmiş demektir. Bu durum şekil 2’de C sütununda gösterilmektedir. ————————————————————- Kaf 38 Andolsun ki biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yarattık, Bize hiçbir yorgunluk da dokunmadı. Fussilet 9. De ki “Siz yeri iki günde yaratanı gerçekten inkâr edip duracak mısınız? Bir de O’na eşler koşuyorsunuz ha? O bütün âlemlerin Rabbidir.” Fussilet 12. Böylece Allah onları iki günde yedi gök olmak üzere yerine koydu. Her göğe kendi işini bildirdi. Biz en yakın göğü kandillerle süsledik ve koruduk. İşte bu çok güçlü ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir. Bu ayetlere, kitabında Arif Tekin’in itirazı şöyle a Fussilet suresi dokuzuncu ayet “De ki Gerçekten siz, yeri iki günde yaratanı inkâr edip ona ortaklar mı koşuyorsunuz?” Burada o altı günden iki günü yere ayırdığı belirtiliyor ve devam ediliyor. b Fussilet onuncu ayet “O, yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi. Orada bereketler yarattı ve orada tam dört günde isteyenler için fark gözetmeden gıdalar takdir etti.” Dikkat edilirse daha önce verilen altı gün burada bitti; yalnız daha göklere sıra gelmedi. Devam ediliyor. c Fussilet on ikinci ayet “Böylece onları gökleri, iki günde yedi gök olarak yarattı.” İşle burada hesap yanlış! Ayetlerde harcanan zaman toplu halde belirtilirken altı gün deniliyordu; görüldüğü gibi detay kısmında sekiz gün geçiyor. Peki, neden böyle ve nasıl bir çözüm bulunmuş? Bunu da hemen belirtelim. Yeryüzüne sabit dağlar yerleştirmek, bereketler, gıdalar yaratmak için dört gün derken, daha önce dünyaya verilen iki gün de bu dört güne dâhilmiş. Durum bu olunca tabi ki çelişki ortadan kalkıyor gibi bir kurtarma. Nesefı bu ayetle ilgili, yorum yapmazsak sekiz gün olur ki, bu da önceki ayetlerle çelişir diyor. Görüldüğü gibi ortada çok basit bir hesap yanlışı var. Bunun da nedeni, ayetlerin farklı zamanlarda oluşturulması ve konuya ilişkin daha önce söylenen ayetlerin farkına varılmamış olması. Göklerle yer hakkındaki ayetler ve diğer bazı konularda bir sahâbinin çıkışı var; hemen onu buraya alalım. Hadis Buhari’de geçiyor. Adam İbn-i Abbas’a, “Ben Kur’an’da birbirleriyle çelişik ayetler görüyorum” diyor ve örneklerini sıralıyor. Hadiste birçok örnek ayet var; ancak konumuz olan yerle gökler hakkındaki sorusunu buraya alıyorum. Şunu soruyor Ben göklerle yer hakkındaki ayetlerden anlamadım. Bir yerde diyor altı günde yarattım, bir başka yerde sekiz gün diyor. Bazı ayetlerde önce göğü, sonra yeri yarattım diyor; ama tam tersine önce yeri sonra da göğü yarattığını ifade eden ayetler de var. Mesela Fussilet suresinde ilkin yerden başladığını, içindeki dağ, nebatat her ne ise var ettiğini, daha sonra göklere yönelip onları iki günde yarattığını söylüyor. Ama Nazirat suresinde tam tersi söz konusudur Burada, ilkin gökleri ve gece ile gündüzü yarattığı, ondan sonra da yerküreyi döşediği söz konusudur, diyor. Adam haklı, gerçekten böyledir. İşte burada iş kurtarma yorumlarına kalıyor. O da şöyle Allah ilkin hammadde olarak dünyayı yaratmış ve düzenleme yapmadan böylece bırakmış. Ondan sonra gökleri yaratmış ve onları dünya gibi ara vermeden hemen düzene koymuş. Yani onlar için yaradılışla tekâmül aynı anda olmuş. Onları bitirince bu sefer daha önce yaratıp da hammadde olarak bıraktığı dünyaya son şeklini vermeye yönelmiş gibi bir savunma. Bu varsayıma göre tanrı dört gününü dünyaya, kalan iki gününü de ilim evrene harcamış oluyor. Yorumcular burada kaş yapayım derken göz çıkarmış oluyorlar. Çünkü bilim, dünyanın çok sonraları güneşten dolayısıyla göklerden/uzaydan kopup oluştuğunu ispatlamıştır. Hele sorulara muhatap olan sahabi İbn-i Abbas da, Hazreti Muhammed vefat ettiğinde ben daha yeni sünnet olmuştum, kimi rivayetlere göre de, 15 yaşındaydım, diyor. Bu durumda Hazreti Muhammed’den ne almış olabilir ki, kalkıp milletin sorularına yanıt vermiş olsun? Sayfa 86 Ben Fusilet 10 ayetini bu üç ayetten ayırıyorum. Çünkü o ayet, farklı bir şeyden bahsediyor. Öncelikle Kuran, Kaf 38 ayeti gibi birçok ayette “biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yarattık” diyor. Fussilet 9 ayetindeyse sadece yer’i iki günde ve Fussilet 12’de, sadece göğ’ü iki günde yarattığını söylüyor. Kaf 38 ayetinde bunlara ek olarak birde, “ikisi arasındakileri” zikrediyor. Buradan benim anladığım şey, yedi gök katının iki günde, görünen evrenin iki günde ve aralarındakilerin de iki günde yaratıldığıdır. Aralarındakiler’ ile kastettiği şey, ruh’ların tekâmül sürecidir. Daha anlaşılır söylemek gerekirse Gökler=O’ndan gelme süreci. 7 gök katının oluşumu. Yer=Görünen evrenin oluşumu. Arasındakiler=O’na dönme süreci. Ruhların tekâmül süreci Bu süreçte evren sona erecektir. Yani oluşum sürecinin tersi olacaktır. Gelelim Fussilet 10 ayetine. Orada bahsettiği şey ise, görünen evrenin başlangıcından hayatın başlaması ve insan oluşumunu da kapsayan süreçtir. Fussilet 10 Fussilet 10. O, yerin üstünde sabit dağlar yarattı. Orada bereketler meydana getirdi. Orada araştırıp soranlar için rızıkları tam dört günde belli bir seviyede takdir edip, düzene koydu. İnsan 1 Gerçekten insan üzerine dehirden zamandan öyle bir müddet geldi ki o zaman o, anılmaya değer bir şey değildi. Fussilet 10 ayetindeki süre ile kastedilen şey, İnsan 1 ayetinde, insan oluşumuna kadar geçen süreyi de kapsayan süredir. Yani görünen evrende yıldızlardan başlayan sürecin, mikroorganizmadan devam ederek, insana gelene kadar geçen süredir. Görünen evrende insanın oluşumuna kadar geçen süredir ki! bu sürenin altı günlük zamanla ilişkisi yoktur. Bu zaman kendi başına değerlendirilmelidir. Yani yer, iki günde yaratılmış ama, bu dört gün o zamanın içindeki bir zaman dilimidir. Bu dönemin dört gün olması zaman genişlemesi dolayısıyla daha uzun olmasına rağmen, iki günde yerin yaratılmasının içindeki bir zaman dilimidir. Fakat bu rakamlar tamamen bir fikir vermek içindir. Yoksa altı günde evren yaratılması diye bir şey yoktur. Çünkü bu süreçlerin plânlandığı yerde zaman geçmesi diye bir kavram yoktur. Yukarıda öte dünya zamanıyla bir kıyas yapmıştık ama durum karıştırılmasın. Plânların yapıldığı yer Ârş’tır. Orada zaman geçmesi diye bir durum yoktur. Onun içinde ne zaman geçmesi, nede süre vardır. Fakat yanlış anlaşılmasın zaman vardır ama, bir olayın gerçekleşmesi için zamanın geçmesi yoktur. Her şey anında olur. İşte “O, ol deyince olur” bu durumun tezahürüdür. Fussilet 10’da ki dört günlük zaman görünen evrenin bu güne kadarki yaşıdır. Bildiğiniz gibi bu zaman 13,6 milyar yıldır. Zamanın görünen evrende farklı, öte dünyada farklı ve Ârş’ta farklı bir yapısı vardır. O konuyu daha detaylı olarak “Zamanın Yapısı” adlı makaleden okumanızı öneririm. Eğer özetlemek gerekirse; öte dünyanın oluşumu iki gün, görünen evrenin oluşumu iki gün ve ruhların oluşumu iki gün olunca toplam altı günde işler tamam olmuş oldu. Fakat bunlardan ruhların oluşumu henüz tamamlanmadı. Süreç devam ediyor. Ruhlar her ne kadar görünen evrene enkarne olsalar da asıl mekânları öte dünya olduğu için Fussilet 10 ile ilişkileri yoktur. Onlar kendi süreçlerini öte dünyada yaşayarak tekâmül ederler ve o tekâmül süresine de iki gün verilmiş. Fussilet 10 O, yerin üstünde sabit dağlar yarattı. Orada bereketler meydana getirdi. Orada araştırıp soranlar için rızıkları tam dört günde belli bir seviyede takdir edip, düzene koydu Fussilet 11 Sonra dumansız ateş halinde bulunan göğe yöneldi. Ona ve yerküreye “İsteyerek veya istemeyerek gelin.” dedi. Her ikisi de “İsteyerek geldik” dediler. İki ayeti birlikte değerlendirdiğimiz zaman, bu ayetlerde evrenin oluşum ve gelişim sürecini görmekteyiz. Fussilet 10 ayeti görünen evrenin oluşum sürecini, Fussilet 11 ayetinde ise, oluşan şeyin kaynağa dönüşünü görmekteyiz. Yani bu süreç evrenin yaratılma süreci içinde, farklı bir kategoridir. Burada isteyerek ya da istemeyerek geriye dönüşün sebebi Fusilet 10’daki dağlar ve rızıklar olduğunu görmekteyiz. Bu da benim anlatmaya çalıştığım maddenin tekâmül ederek O’na dönmesi sürecini anlatmaktadır. Yani ruhlar önceleri istemeyerek, sonralarıysa isteyerek tekâmül ederek O’na dönerler. Daha açık bir ifadeyle ruhlar, kıyamete kadar geçen süreçte istemeyerek, kıyametten sonraysa isteyerek tekâmül ederler. Dünyaya enkarne olmalarına rağmen dediğim gibi, onlar tüm süreci öte dünyada yaşarlar. Makalelerimde tekâmül eden ruhun, evrenden tanıdığımız atomun dumansız ateş’ hali ya da bilimsel karşılık olarak olasılık dalgası olduğunu anlatmaya çalıştım. Yani evrende bulunan her atom, tekâmül ederek kaynağa geri dönecektir. Süreç Atomdan başlayarak sicime kadar sürecek ve sonunda her şey O’na dönecektir. Her tekâmül edip kaynağa dönen atom, evrenden bir atom eksiltir. Böylece evren sürekli kütle kaybetmektedir. Fakat sistemde o kadar çok tekâmül edilebilecek mekanizma var ki! tekâmül işi çok çok hızlı devam etmektedir. Sanırım görünen evren gibi, sayısız evrende, tekâmül işlemi devam ediyor. Onun için, evrenin kaçış hızı madde eksilmeye devam ettiğinden, gittikçe artmaktadır. Karanlık maddenin de, görünen maddeden beş kat fazla olması, tekâmül sürecindeki ruhların görünen maddeden çok daha fazla olduğunu gösterir. Çünkü karanlık madde, şu anda tekâmüle sokulmuş ruhlardan oluşmaktadır. Kuran bir kalıp düşünceye uymaya zorlandığı için pek çok ayet, o düşünceye uymadığından tevil edilmektedir. Eğer sistemi anlarsanız, her şey çok başka anlam kazanmaktadır. Mantıksızlıklar mantığa dönüşmektedir. Tıpkı, tekâmül olgusunu Kuran’dan atarsanız, buradaki ayetleri anlayamayacağınız gibi… Buna güzel bir örnek Fussilet “Her göğe kendi işini bildirdi” veya “Biz en yakın göğü kandillerle süsledik” ayetidir. Ana mantığı anladığımız için Her gök’ ile kastedilenin şekildeki 1’den 7’ye kadar gök katları olduğunu anlıyoruz. Hepsinin vazifeleri vardır. Yani hepsi bir level’dır ve sıra ile geçilmeleri gerekir. Peki, bu level’ları geçmesi gereken nedir? İşte onun da en yakın gökteki kandiller’ olduğunu anlıyoruz. En yakın gök’ ile kastedilen “astral düzeydir” ve tekâmül etmemiş maddenin tümü oradadır. Kısacası astraldaki kandiller kısım kısım tekâmüle sokulup gök level’larında yükselerek O’na varırlar. Arif Beyin de merak ettiği yükselen şey, o kandillerdir. Kandillerin bilimsel karşılığı atom ya da madde, dinsel karşılığı ise ruhtur. Fakat bir maddenin ya da atomun ruh olarak anılabilmesi için, tekâmül sürecine sokulmuş olması gerekir. Tekamül sürecine sokulmuş maddenin bilimsel karşılığı süpersimetrik parçacıklardır. Ayetlerde geçen koruma işlemi ise, enerji düzeyinde olmaktadır. Astral düzey ve üzerindekiler çok yüksek enerji seviyelerine sahiptir. Ayrıca ışık hızı koruması da vardır. Aslında bu konu Kuran’da iki yerde daha anlatılmaktadır. Tefsircilerin başına ağrıtan ayetleri de inceleyelim. Saffat 6. Biz o yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsleyip donattık. Saffat 7. Ve her türlü inatçı-âsi şeytandan koruduk. Saffat 8. Onlar ne kadar çırpınsalar da o yüce konseyi dinleyemezler. Ve her taraftan atışa tutulurlar; Saffat 9. Kovulurlar. Ve onlar için, yakalarını bırakmayan bir azap vardır. Saffat 10. Yüce konseyden bir söz çalıp çarpan olabilirse de onun peşine hemen delici, alevli bir yıldız takılır. Yaşar Nuri Öztürk meali Hicr 16. Yemin olsun, biz gökte burçlar oluşturduk ve onu/onları, seyredenler için süsledik. Hicr 17. Ve onu/onları, her kovulup taşlanmış şeytandan koruduk. Hicr 18. Ancak kulak hırsızlığı eden olur; onun peşine de parlak bir ateş alevi düşer. Yaşar Nuri Öztürk meali Fusilet 12’deki en yakın göğün kandillerle süslenmesi, Saffat 6 ayetinde de, Hicr 16’da da görülmektedir. Birinde yıldız, diğerinde burçlar olarak çevrilmiş. Her üç anlamda, aynı şeyi anlatır. Bu anlatım öte dünyanın en altında olan maddenin bize yansımasıdır. Biz onları yıldız ya da gezegen olarak görmekteyiz. Yani oradaki madde dediğimiz enerjinin hologram görüntüsü, görünen evrendir. Fusilet 12’deki koruma işlemi Saffat 7 ve Hicr 17’de de görülmektedir. Korunan şeyler aslında yıldızlar değildir. Yıldızlar; astraldeki maddenin görünen evrene yansımasıdır. Onun için yıldız olarak korunmaları söz konusu değildir. Onların ancak öteki dünyadaki yapılarına ulaşmamız engellenmektedir. Aslında engelleme diye bir şey yoktur. Sadece çok büyük enerji farkı yüzünden onlara ulaşamayız. Saffat 7 ve Hicr 17’de ki engel odur. Ayrıca sadece enerji farkı engel değildir. Bizim hologram yapımız gereği ışık hızı engeli de vardır. Fakat Saffat 8de çok önemli başka bir detay daha vardır. Bu işlerin Yüksek konsey ile bir ilişkisinin olduğunu görmekteyiz. Sistemin yapısını anlayan kişinin bu işlerle, Yüksek konseyin ilişkisini anlaması kolaydır. Çünkü, bahsedilen yapı, yüksek konseyinde bulunduğu, öte dünyadır. Her ne kadar Yüksek Konsey bu sürecin daha üstündeyse de, onun hakkında bilgi almaya yönelik, ayette denilen, kulak hırsızlığı gibi, bir işlem olduğu anlaşılmaktadır. Zaten ayette, Yüksek Konsey hakkında bilgi edinemeyeceklerini söyler. Çünkü enerji seviyesi olarak onun düzeyine çıkamazlar. “Yakalarını bırakmayan azap” ya da “parlak bir alev” işte bu yüksek düzeydeki enerjidir. Anladığım şey birileri tarafından öte dünya hakkında ciddi girişimlerde bulunulmuş. Hatta bir miktar başarılı da olunmuş ama, asıl yüksek seviyelere ulaşılamamış. Bu durum bana parçacık hızlandırıcıları anımsattı. Oralarda katında proton, nötron, elektron ve katında kuark parçacıklarını elde edebildik. Fakat daha yüksek enerji seviyesine, henüz ulaşamadık. İşte yüksek konsey 5, 6, katlarında olduğu için, onlar hakkında bir veriye ulaşamadık. Yani bilim, parçacık hızlandırıcılarla öte dünya hakkında bilgi elde edebilmektedir. Konu çözülemeyen çelişkiler olunca yaratıcının ol deyince olması durumuna da değinmem gerek. Bakara 117 Bakara 117 O, göklerin ve yerin yoktan var edicisidir ve O, bir işin olmasını murad edince, ona yalnızca “ol!” der, o da hemen oluverir. Ayetiyle, Allah’ın evreni altı günde yaratması arasında çelişki gözükmektedir. Onun için bu günleri, zaman değil, evre/ aşama olarak çevirenler de vardır. Ben de bu günlerin zaman olarak alınması taraftarı değilim. Bu tanımlar olayın anlatılması için seçilen yoldur. Fakat yine de, ol deyince olma durumunun açıklığa kavuşturulması gerekir. Şekil 3 Zaman genişleme çizelgesi zamanlar gök katları sınırlarındaki değerlerdir Durumu anlayabilmek için, şekil 3’ü inceleyelim. Dünyada 50 bin yıl geçtiğinde Astral düzeyde 50 gün, katı sonunda 1 gün geçer. Eğer dünyada 1 milyon yıl geçerse astral düzeyde 1000 gün, katı sonunda 20 gün geçmiş olur. Fakat her iki durumda da Ârş’ta hiç süre geçmez. Bu durum orada zamanın olmadığını göstermez. Ârşta olmayan şey zaman genişlemesidir. Eğer zaman olmasaydı eylemde olamazdı. Oysa orada eylem oluşur ama bu eylemin oluşması için süre geçmez. Her şey, anında olur. Elbette orada olan eylemler bizim dünyasal işlerle paralel değildir. Bu durum yukarda linkini verdiğim zamanın yapısını anlatan makaleden daha detaylı okunabilir. Hatta bu yapı evrenin blok evren olmasını da gösterdiğini orada görebilirsiniz. İşte ayette bahsedilen olay bu durumu anlatıyor. Kaynak, bir program yaptığında, sonucunu anında alır. Fakat yaptığı programın içinde, zaman genişlemesi durumu vardır. Bu durum, İnsepcion filmindeki rüya içinde rüya, görmek gibi düşünülmelidir. Çünkü tekâmül denilen sürecin yaşanması durumu söz konusudur. Bilinç ne kadar azsa tekâmül için o kadar uzun süre gerekmektedir. İnsan olarak en alt düzeyde olduğumuz için en uzun süreci biz yaşarız. Tekâmül edip gök katlarında ilerledikçe tekâmül için geçen süre azalacaktır. Kuran, insanı Tin 2 ayetinde “Sonra da çevirdik aşağıların aşağısına attık” demektedir. İnsan aşağıların aşağısından başlayarak tekâmül edecek ve O’na varacaktır. Şekil 3’de görüldüğü gibi gün’ diyebileceğimiz tek bir süre yok. İşte evrenin yaratılmasındaki altı gün sadece bilgi verilmesi amaçlıdır. Yoksa gün geçmesi gibi bir durum yoktur. Ayrıca Secde 5 ve Mearic 4 ayetlerinin ne harika bilgilerle dolu olduğunu görebiliyoruz. Bu bilgilere başka hiçbir kaynakta rastlamadım ve sanırım bilim bu bilgilere, yüz sene daha ulaşamaz. Ve tüm sistemin asıl amacının tekâmül olduğu, her bilgiden fışkırıp durmaktadır. Seyfullah DEMİRPlease follow and like us
Üniveriste hayali kuran öğrenciler, tercihlerini 5 Ağustos'a kadar yapmak zorunda. İstedikleri üniversitelerin eğitim kalitesini, öğretmen kadrosunu araştıran öğrencilerin en çok zorlandığı konu ise okulların bulunduğu şehir. Adaylar yüksek ev kiraları ve yurt ücretleri nedeniyle bazı hayallerinden vazgeçmek zorunda kalırken, birçok öğrenci yüksek barınma ücretleri nedeniyle büyükşehirleri tercih etmeyip ailesinin olduğu şehirde okuma kararı aldı. BAZI YURT ÜCRETLERİNDE YÜZDE 100'Ü AŞAN ZAM Milliyet'te yer alan habere göre; Türkiye genelinde yurt ücretleri geçen yıla göre en az yüzde 65 oranında arttı. Bazı yurtlarda bu oran yüzde 100’ü de aştı. Yurt fiyatları Türkiye genelinde ortalama 2 bin TL’den başlıyor 15 bin TL’ye kadar çıkıyor. En pahalı şehir olan İstanbul’da özel yurt ücretleri 15 bin TL ile 120 bin TL arasında değişiyor. İSTANBUL'DA EV KİRASI 10 BİN TL'Yİ BULUYOR İzmir’de yıllık 17 bin TL’den 90 bin TL’ye, Ankara’da 16 bin TL’den 100 bin TL’ye kadar yurt bulmak mümkün. Kiralık ev fiyatları ise İstanbul’da en ücra semtlerde 3 bin TL’den başlıyor. Öğrencilerin yoğun olduğu ilçelerde ise 7 bin TL ile 10 bin TL aralığında. İzmir’de 4 bin TL’den başlıyor 7 bin TL’ye kadar çıkıyor. Ankara’da da semtine, şehre ve üniversiteye uzaklığına göre 3 bin 500 TL ile 7 bin TL; Eskişehir’de 3 bin TL ile 4 bin TL aralığında. Yurtların Gençlik ve Spor Bakanlığı’na GSB bağlı olup olmaması önemli. Çok yüksek ücretli lüks yurtlar ile öğrencilerle birlikte her isteyenin kaldığı pansiyonlar Bakanlığa bağlı değil. O nedenle bu yurtlar arasında ücret uçurumları var. Bu konuya dikkat çeken Tüm Özel Öğrenci Yurtları İşverenler Sendikası Sözcüsü Funda Gökgöl “Boğaz manzaralı yurtlarda yıllık 250 bin TL gibi fiyatlar söz konusu ancak bu yurtların Bakanlık ruhsatı yok. İsteyen herkes ücreti karşılığında konaklama yapabiliyor. Asıl önemli olan Bakanlığa bağlı yurtlar. Bu yurtlar ise İstanbul’da 22 bin TL ile 95 bin TL arasında. Türkiye genelinde ücretlerde geçen yıla göre yüzde 65 artış söz konusu. GSB, KYK’daki ve vakıf yurtlarındaki öğrencilerine aylık yemek yardımı yapıyor. Aynı yardımı özel yurt öğrencilerine verdikleri takdirde öğrencilerin bütçesine katkısı çok büyük olur” dedi. EYLÜL İÇİN KRİTİK UYARI! DAHA KÖTÜSÜ GELİYOR Birçok öğrenci, yurt ve ev tutma işini üniversitelerin açıldığı eylül ayına bırakıyor. Ancak bu yıl ev bulmak daha zor olacak. Birçok ilde kira artışları yaşandığını kaydeden Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği TÜGEM Başkanı Hakan Akdoğan, şu bilgileri verdi “Bu yıl yine öğrencilerin barınma sorunu önemli bir gündem maddesi olacak. Kiralık ev bulunamadığı gibi pandemi döneminde kapanan yurtlara yeterli ilaveler yapılmadı. Bu dönem bile bulunamayan kiralık daire eylül ayında neredeyse hiç bulunamayacak diyebiliriz. Ayrıca artık öğrenci evlerinin nüfusu arttı. Daha fazla kişiyle kalmak isteyenler var.” BÜYÜKŞEHİRDE OKUMAKTAN VAZGEÇTİLER Öğrenciler, yaşam giderleri tercih listelerinde büyükşehirlere yer vermekten kaçınıyor. Örneğin Yıldız Teknik Üniversitesi’nde okumak isteyen Sultan Ersoy, yaşam maliyetleri ve barınma sorunundan korktuğu için İstanbul’dan vazgeçtiğini söyledi. Bir başka öğrenci ise “Ailem Elazığ’da, İstanbul Teknik’te okumak istiyordum ancak oraya gidip zorluk yaşamaktansa Ege’deki üniversiteleri yazdım” diye konuştu. Sosyal medyada da adaylar, barınma maliyetlerini düşündüğü için büyükşehirleri tercih etmekten vazgeçtikleri yönünde paylaşımlar yapıyorlar. PENCERSİZ ODA GEÇEN YIL 900 TL, BU YIL 1700 TL Üniversite öğrencileri geçen yıl barınma konusunda ciddi sıkıntılar yaşadı. Milliyet’in 16 Eylül 2021’de yayımladığı “Bu oda 900 TL” başlıklı haber, barınma konusunda gelinen noktayı çarpıcı şekilde ortaya koymuştu. O haberde yer alan, penceresi bile olmayan ve sadece bir yatağın sığabildiği 900 TL’lik yurt odasına da zam geldi. Yurt, bu yıl bin 700 TL’den öğrenci kabul ediyor. Buna rağmen şu an yurtta boş oda yok. Oda bulabilmek için isminizi yazdırmanız ve her hafta başında aramanız gerekiyor.
11 yıl önce İzmir uçacak’ diyerek 35 İzmir 35 proje’ vaat eden AKP, yine yatırımları yarım bıraktı. Yurttaşlar, projelerin hayata geçirilmesini istiyor. 24 Haziran 2022 Cuma, 0655 Abone Ol AKP hükümetinin ilk kez 2011 yılındaki genel seçimler öncesinde duyurusunu yaptığı ve 2023 yılına kadar tamamlanacağını ilan ettiği 35 ayrı proje İzmir’de büyük hayal kırıklığı yarattı. 11 yıl önce toplamda 56 milyar lira harcanması öngörülen projelerden sadece beş tanesi tamamlanabildi. Ulaşımda merakla beklenen 1000 kilometrelik yüksek hızlı tren hattı havada kalan vaatlerden oldu. Kent içinde 270 kilometrelik metro ağı vaadi ise tutulmadı. Adnan Menderes Havalimanı iç hatlar terminali yenilenirken, Sabuncubeli ve Konak tünelleri kente kazandırıldı. Olimpik stadyumlar başlığı ile duyurulan spor yatırımlarından Alsancak ve Göztepe’deki statlar planlanandan daha az kapasite ile yapılarak hizmete açıldı, fakat Karşıyaka Stadyumu’nun yapımından vazgeçen Gençlik ve Spor Bakanlığı, açılan davalar nedeniyle ihalesi iptal edilen projeyi belediyelere devretmeyi tercih etti. YİNE TARİH DEĞİŞTİ Cumhurbaşkanı Erdoğan, 26 Kasım 2021 tarihinde İzmir’de katıldığı programda haziran ayında açılacağını müjdelediği Bayraklı Şehir Hastanesi için 10 Haziran’da katıldığı programda ise bu kez “Yapımı devam eden şehir hastanemizi bu yıl içinde tamamlayıp hizmete sunmayı hedefliyoruz” dedi. Erdoğan konuşmasında, tıpkı açılışı yıl sonuna kalan tesis gibi şubat ayında tamamlanacağı duyurulan Bayraklı’da rezerv alanında depremzedeler için inşa edilen 3 bin 657 konut ile 52 işyerinin de yıl sonunda tamamlanıp teslim edileceğini söyledi. HAYAL VAATLER Hükümetin diğer önemli vaatleri arasında yer alan ve iki kent arasındaki ulaşım süresini saate indirecek İzmir-Ankara Yüksek Hızlı Tren YHT hattı hayal kırıklığı yarattı. Bittiğinde 525 kilometrelik mesafede yılda yaklaşık milyon yolcu ve 90 milyon ton yük taşınmasını sağlayacak hat sadece yüzde 52 oranında tamamlanabilirken, sözleşmesi Haziran 2012’de imzalanan projenin imalatları da birçok noktada durdu. 2013 yılı yatırım programında tahmini maliyeti milyar TL olarak öngörülen projede aradan geçen 10 yılda maliyet neredeyse dokuz kat artarak 28 milyar TL’ye yükseldi. “En yavaş hızlı tren hattı” benzetmesi yapılan demiryolu projesinin en önemli etabını teşkil eden Aydın’ın Ortaklar ve İzmir’in Selçuk ilçelerini birbirine bağlayacak 4 milyar 794 milyon lira maliyetli etap için de bu yılki bütçede ayrılan pay ise sadece 1000 lira oldu. Kemalpaşa-Turgutlu ve Kiraz-Ödemiş demiryolu hatları son sekiz yılda hükümetin açıkladığı yatırım bütçelerinde yer alsa da 1000 liralık bütçesi dahi kullanılamadı ve her iki projenin de temeli atılamadı. İzmir turizminin kalkınmasında önemli rol oynayacak Alsancak Kruvaziyer Limanı genişletme ve revizyon faaliyetleri de başlanamayan yatırımlar arasında yer aldı. İzmir’i Avrupa’daki ilk 10 arasına taşıyacak ve 1 milyon olan yolcu kapasitesini üçe katlayarak üç milyona çıkaracak limanı üçüncü nesil dev turist gemilerine açacak projenin körfezde yapılacak dip tarama çalışmalarıyla birlikte 300 milyon dolara mal edilmesi planlanıyordu. 11 yıldır rant iddialarıyla gündeme gelen ve “Liman AVM mi olacak?” sorusunu sıkça kent gündemine taşıyan proje için bugüne kadar sadece imar planı çalışması yapılabildi. Dünyanın en büyük 10 limanından biri olacağı yönündeki açıklamalarla gündeme gelen, ancak yapımı yılan hikâyesine dönen Kuzey Ege Çandarlı Limanı, aradan geçen zaman içerisinde adeta kaderine terk edildi. Başlangıcı 11 yıl öncesine dayanan projede bugüne dek sadece mendirek ve dalgakıranların yapımı tamamlandı. Ulaştırma Bakanlığı, bini aşkın çalışanın istihdam edileceği duyurulan projeye bugüne dek 697 milyon lira harcandığını açıklarken, ortada kalan proje için yapılan imalatlar da çürümeye terk edildi. İlk kez 2010 yılının yatırım planında yer alan, 2012 yılında ise ihalesi gerçekleşen, ardından da yapımına başlanan Kemalpaşa Lojistik Merkezi projesi de halen tamamlanamadı. Toplam milyon metrekarelik alanda kurulacak merkezin yap-işletdevret modeli ile hayata geçirilmesi planlanıyordu. Vecihi Hürkuş Havaalanı, Körfez Dönüşüm Projesi, Agora ve kent merkezi yenileme projesi, balıkçı barınakları, kentsel dönüşüm projelerine aradan geçen 11 yıla karşın başlanamadı ve sadece yapılan duyurular ile sınırlı kaldı. Detayları dahi bilinmeyen projeler için çivi dahi çakılmadığı gibi, bugüne dek hiç bütçe ayrılmayan vaatler kâğıt üstünde kaldı. TÜNEL YARIM KALDI kaldı İzmir’in tarihi bölgesi Efes’i 2 bin 500 yıl sonra denizle buluşturacak antik kanal yatırımı da yıllardır tamamlanamayan projeler arasında yerini aldı. 2013 yılından bu yana süren çalışmalarda yat limanının dahil olduğu ilk etapta 600 metrelik giriş bölümü tamamlanırken, geriye kalan 9 kilometrelik ikinci etabın yapım çalışmalarına ise halen başlanamadı. Dokuz yılda 600 metresi imal edilen kanalın geriye kalan 9 kilometrelik bölümü için henüz ihaleye de çıkılmadı. En Çok Okunan Haberler
1932 1 Dost Kuran'daki 50 Bin Yıldan Oluşan Günlerin Mearic 4. ayet Sırrı ve Yeni Mucizeler MUTLAKA MESAJIMI EN SONUNA KADAR OKUMANIZI ÖNEMLE RİCA KURAN-I KERİM'İN ALLAH KELAMI OLDUĞUNUN İŞARETLERİNİ ŞİMDİYE KADAR HİÇ DUYMADIĞINIZ BİLİMSEL DELİLLERLE ORTAYA KOYABİLECEĞİNE İNANDIĞIM BİLGİLER KERİM'İN DOĞRULUĞUNUN,DOLAYISIYLA DA ALLAH KELAMI OLDUĞUNUN BİLİMSEL BULGULARA DAYANDIRILMASINA, BİLİMSEL BULGULARDA SONRADAN ORATAYA ÇIKABİLECEK DEĞİŞİKLİKLER DOLAYISIYLA TEMKİNLİ BU HİÇ BİR ZAMAN YÜCE ALLAH'IN KURAN-KERİM'DE İŞARET ETTİĞİ BİLİMSEL BULGULARIN AÇIKLAMASININ YAPILAMAYACAĞI ANLAMINA DA YÜCE ALLAH’IN BU BİLGİLERİ GELECEĞE DÖNÜK MUCİZELERİNİ ORTAYA KOYMAK ÜZERE BİR İŞARET OLARAK BİZE BİLDİRMİŞ OLABİLECEĞİNİ İNANANLARA DÜŞEN TAVIR,KURAN-I KERİM HAKKINDA HİÇBİR ZAMAN ŞÜPHEYE DÜŞMEDEN,SONRADAN BİLİMSEL BULGULARDA DEĞİŞİKLİK OLURSA,Kİ BUGÜNE KADAR KURAN’I YANLIŞLAYAN BİR BİLİMSEL BULGU ORTAYA ÇIKARTILAMAMIŞTIR O AYETLERİN ANLAMI HAKKINDA GERÇEĞİ BULABİLMEK ÜZERE ARAŞTIRMAYA DEVAM ETMEK MEALLERİNDE VE TEFSİRLERDE DE AYETLERDE NEYİN KASTEDİLDİĞİYLE İLGİLİ OLARAK ŞU YÖNDE FİKİRLER DE VARDIR,AMA HERŞEYİN DOĞRUSUNU ANCAK YÜCE ALLAH BİLİR’ ŞEKLİNDE AŞAĞIDA BAHSETTİĞİM FİKİRLERE DE YER VERİLMESİ GEREKTİĞİNE AŞAĞIDA YAPTIĞIM AYETLERİN ANLAMIYLA İLGİLİ AÇIKLAMALAR HAKKINDA ,MUTLAKA BÖYLE OLDUĞUNA İNANILMASI GEREKİR DİYEBİLECEK KONUMDA DEĞİLİM,FAKAT BÖYLE OLABİLECEĞİNİN DE MUTLAKA BİLİNMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM. AYRICA ,YÜCE ALLAH’A VE KİTABINA İNANCI KONUSUNDA KENDİSİNDEN HİÇ BİR ŞÜPHESİ OLMAYANLAR BİLE, AŞAĞIDA AÇIKLAYACAĞIM KONULARI OKUYUNCA,KURAN’IN , YANİ YÜCE ALLAH’IN AYETLERİNİN İNANÇ SAHASINI AŞIP BU DENLİ ’GERÇEKLİK’’ BOYUTUNDA KARŞILARINA ÇIKABİLECEĞİNİ KABULLENMEKTE ZORLUK ÇEKEBİLECEKLERDİR. BELKİ DE BU RUH HALİ ,YÜCE ALLAH’IN ŞU UYARIYI YAPMASININ EN ÖNEMLİ SEBEPLERİNDEN BİRİNİ OLUŞTURACAKTIR. Neml 82 O söz başlarına geldiği kıyamet yaklaştığı zaman, onlara yerden bir dabbe mahluk çıkarırız da, bu onlara insanların ayetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler KONUNUN ÖZETİ1KURAN'DA EVRENİN 6 GÜNDEDEVİRDEYARATILDIĞINDAN BAHSEDİLİR VE BİR SUREDE DE MEARİC DEĞİŞİMLER İÇİN Kİ AYETTE EVRENDEKİ BİR YER DEĞİŞTİRMEDEN YANİ MELEKLERİN EVRENİN KATMANLARINI GEÇEREK, MİKTARI ELLİBİN YIL OLAN BİRGÜNDE ALLAH KATINA ULAŞMASINDAN SÖZEDİYOR KOZMİK EVRENSEL BİR ÖLÇÜ VERİLİR;50 BİN YIL=1 GÜNDEVİR.ASTRONOMİ BİLİMİ DE BÜYÜK PATLAMA TEORİSİNE GÖRE PATLAMADAN 300 BİN YIL SONRA EVRENİN YAPITAŞLARI OLAN ATOMLARIN OLUŞTUĞUNU BİN YILDAN OLUŞAN 6 GÜNDEVİR 300 BİN YILA KARŞILIK YERKÜRENİN 2 GÜNDE YARATILDIĞINDAN İSE DÜNYAMIZIN BİR GAZ VE TOZ BULUTU HALİNDEYKEN,BÜZÜLME EVRESİNE GEÇİP KENDİ İÇİNE ÇÖKEREK YOĞUNLAŞMASI VE BUGÜNKÜ BİLDİĞİMİZ ANLAMIYLA BİR GÖKCİSMİ HALİNİ ALMASININ 100 BİN YIL SÜRMÜŞ OLACAĞINI BAHSEDİLEN 50 BİN YILDAN OLUŞAN 2 GÜNDEVİR100 BİN YIL DÜNYADAKİ TALEP EDEBİLECEK CANLILAR İÇİN 4 GÜNDE GIDALARIN TAKDİR EDİLDİĞİNDEN DÖRT GÜN DE HERBİRİ 50 BİN YILDAN 200 BİN YILA TEKABÜL BİLİMİ DE DÜNYAMIZIN YÜZMİLYONLARCA YIL ÖNCE GALAKSİMİZDEKİ BİR MOLEKÜL BULUTUNUN İÇİNDEN GEÇTİĞİ VE BU GEÇİŞİN 200 BİN YIL SÜRDÜĞÜ BULGUSUNA BU GEÇİŞTEN ÖNCE DÜNYADA CANLILARIN ÇEŞİTLENMESİ VE ONLARIN DEVAMLILIĞI İÇİN GEREKLİ OLAN GIDALARIN OLUŞUMUNU SAĞLAMAYA YETERLİ MOLEKÜL ZENGİNLİĞİ SURESİ ''SİZİN İÇİN GÖKTEN RIZIK İNDİREN O'DUR'' SÖZÜ DE ASLINDA BU OLAYA İŞARET EDİYOR RIZIK’ ,YAĞMUR VE GÜNEŞTEN DAHA GENİŞ BİR KAVRAMI İFADE EVRENİN 6 GÜNDE YARATILMASIYLA İLGİLİ ŞÖYLE BİR SÖZ GEÇER ’ARŞI SU ÜZERİNDE İKEN..’’.6 GÜNDE MEALLERDE SU OLARAK ÇEVRİLEN 'MAİ'KELİMESİ ASLINDA SU RENGİNDE YANİ SAYDAM ANLAMINA BİLİMİ DE EVRENİ 300 BİN YIL 6 GÜN SONUNDA IŞIĞI GEÇİRGEN HALE GELİP SAYDAMLAŞTIĞINI HEM ASTRONOMİYLE İLGİLİ KAYNAKLARDA HEM DE KURAN’DA MADDENİN OLUŞUMUYLA SAYDAMLAŞMA ZAMAN OLARAK BAĞLANTILI ŞEKİLDE AÇIKLANIR. BÜTÜN BUNLAR BİRER ŞANSLI TESADÜFMÜDÜR? YOKSA KURAN-I KERİM'İN ALLAH KELAMI OLDUĞUNUN EN AÇIK İŞARETLERİ OLABİLİR Mİ?AŞAĞIDAKİ YAZIMDA, ÖZETLEDİĞİM BU KONULARIN AYRINTILARINI VE BİLİMSEL KAYNAKLARDAN YAPTIĞIM ALINTILARLA KANITLARINI HİÇ BİRİ BİR ŞİFREYE YA DA ZORLAMA YORUMA GEREK KALMADAN GAYET AÇIK KURAN AYETLERİNE DAYANDIĞINI BENİM ŞANSIM,ÇOK AZ SAYIDA ASTRONOMİ UZMANININ BİLEBİLECEĞİ BİLGİLERLE,BUNLARLA İLGİLİ KURAN AYETLERİNİ SADECE BİR ARAYA GETİRMEK YALNIZCA TESADÜFEN KEŞFETTİĞİM BU BİLGİLERİN TÜM İNSANLIĞA ULAŞMASINI İSTİYORUM. BU YÜZDEN FİKİRLERİME YAZILARINIZDA HERHANGİ BİR TELİF ÜCRETİ SÖZKONUSU OLMAKSIZIN YER VERİRSENİZ ÇOK İLE İLGİLİ YORUMLARINIZI E-MAİL İLE BİLDİRMENİZİ RİCA EDERİM. BU BULGULARDAN SADECE EVRENİN 6 GÜNDE YARATILMASI İLE EVRENDEKİ MADDENİN 300,000 YILDA OLUŞMASI ARASINDA BAĞLANTI KURULMASI,2003 YILINDA ''ISLAMICPERSPECTİVE'' ADLI YABANCI KAYNAKLI İNTERNET SİTESİNDE DE BELİRTİLMİŞTİR. BU SİTEDEKİ YAZIYI BEN YAZIMI HAZIRLADIKTAN SONRA GÖRDÜM VE AYRICA BİLGİLERİNİZE SUNMA GEREĞİ İHTİMALLE 50 BİN YILIN ÖLÇÜ OLARAK ALINMASI İLE İLGİLİ OLARAK BENİM AŞAĞIDA BELİRTTİĞİM ŞEKİLDE AÇIKLAMALARIN YAPILAMAMASI VE 50 BİN YILLA İLGİLİ DİĞER DESTEKLEYİCİ BİLİMSEL BULGULARIN BELİRTİLEMEMESİ GİBİ SEBEPLERDEN O ZAMAN İÇİN DÜNYA ÇAPINDA FAZLA İLGİ GÖRMEMİŞTİR. BİLİMİN IŞIĞINDA EVRENİN VE DÜNYANIN OLUŞUMUYLA İLGİLİ BİLİNMEYEN KUR'AN MUCİZELERİEvrenimizin oluşumunu açıklayan bilimsel kaynaklardan bazı alıntılar yaparak konuya girmek daha yerinde olacaktır. Big Bang ya da Büyük Patlama, evrenin yaklaşık 14 milyar yıl önce çok yoğun ve sıcak bir noktadan meydana geldiğini savunan bir bilimsel teoridir. 1Büyük patlamadan sonra evren radyasyondan yayılan çok sıcak gazla dolmuştur. İlk önce gaz, temel parçacıklardan meydana gelmişti Önce kuarklar oluştu ve bunlar bir araya gelerek protonları ve nötronları meydana getirdi; daha sonra da elektronlar ortaya çıktı. Büyük patlamadan yıl sonra, sıcaklık 3000 °K'ye2726,85 santigrad düşünce bu parçacıklar birleştiler ve atomlar oluştu.Kaynak 2Yaygın bilimsel görüşe göre Big Bang ' den sonra, henüz madde oluşmamışken, patlamanın ortaya çıkardığı ışın parçacıkları serbest elektronlarla etrafa yayılıyordu. Tahminlere göre patlamadan yaklaşık yıl sonra bu elektronların bir araya gelmesiyle madde oluştu.Kaynak Bu ilk dakikalardan sonra evren artık bayağı soğumuştur. Bunun sonucu çekirdeksel kuvvetlerin etkinliği bitiyor. Evrenin o sıradaki bileşimi %75 Hidrojen, %25 Helyum çekirdeğinden oluşuyor. Sonraki yıl boyunca hiçbir değişim meydana gelmiyor.. Bu süre sonunda sıcaklık derecenin altına düşünce, elektromanyetik kuvvet sahneye çıkıyor. Elektronları mevcut çekirdeklerin çevresinde yörüngeye sokarak ilk Hidrojen ve Helyum atomlarını yaratıyor. Böylece serbest elektronların ortadan çekilmeye başlaması evreni saydamlaştırıyor. 3Büyük patlamadan 10 dakika sonra İlk atom çekirdekleri olan Hidrojen ve Helyum çekirdeği oluşur 1 proton + 1 Nötron = Hidrojen çekirdeği evrenin %75’i 2 Proton + 2 Nötron = Helyum çekirdeği evrenin %25’ yıl boyunca dinlenme dönemi sıcaklık derecenin altına düşer Elektromanyetik kuvvetler devreye girer, elektronlar çekirdeklerin etrafında yörüngeye dizilir ilk Hidrojen ve Helyum Atomları oluşur Evren saydamlaştığı için, Fotonlar serbestçe yayılmaya başlar.Kaynak 4 Büyük Patlamanın hemen ardından, Evren, atomların oluşabilmesi için fazla sıcaktı, ilk atomlar, Evrenin ortaya çıkışından yaklaşık 300 bin yıl sonra meydana gelmeye başladı.Kaynak 5 Bu büyük patlamadan 300,000 yıl sonra yani bundan aşağı yukarı 13,5 milyar yıl önce evrenin ilk görülebilir halinin fotografı çekildi. 1992 yılında NASA’nın COBE uydusunun çektiği bu fotoğrafın astrofizikçilerin hesaplarına tam uyumlu olduğu gözüktü.Kaynak Yabancı Kaynaklar , , Şimdi bu bilgiler ışığında Kur'an-ı Kerim'de evrenin oluşumuyla ilgili hangi işaretler bulunduğuna geçebiliriz. 1-Kuran'daki 50 Bin Yıldan Oluşan Günler,Evrenin ve Yerküre'nin Yaratılışı ve Karanlık Madde Dikkat ederseniz ilk atomların ve dolayısıyla maddenin oluşum sürecinde belli bir süre göze çarpıyor''300,000 yıl''.Büyük patlamadan 300,000 yıl sonra elektromanyetik kuvvetlerin devreye girmesiyle elektronların çekirdeklerin etrafında yörüngeye dizilerek atomların yani maddenin oluştuğu bu konuyla ilgili benim incelediğim bilimsel kaynakların tümünde bu 300,000 yıl ile ilgili Kur'an da ne gibi bir işaret vardır? Bunun açıklamasını yapabilmek için ilk önce şu ayetlere dikkat çekmek gerekir. Furkân Suresi Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan, sonra Arş'a istiva eden ona hükmeden Rahman'dır. Bunu bir bilene sor. -Neden 50 Bin Yıl Ölçü Olarak Alınmalıdır? Me’âric Suresi Melekler ve Ruh Cebrail, oraya, miktarı dünya senesi ile ellibin yıl olan bir günde yükselip çıkar.Diyanet Vakfı Meali Kuran-ı Kerim'deki toplam yedi ayette evrenin yaratılmasıyla ilgili belli bir süreden sözediliyor ''altı gün'' Mearic suresi ise bize zamanın akışı ile ilgili kozmik bir ölçü veriliyor1 gün=50,000 yıl .Kur'anda Allah katında bir günün insanlar için ''bin yıl'' gibi olduğuna dair ayetler de bu ayetlerde zamanın izafiliği ve Allah için zamanın akışının farkını vurgulamak için bizim de günlük dilde kullandığımız ''binyıl'' gibi genel bir örnekseme içinde ''binyıl''ın geçtiği bu ayetlerde ''sizin sayageldiklerinizden''ya da ''sizin saymakta olduğunuz yıllardan'' denilerek de özel bir duruma dikkat onların sayageldiği yıllar Kameri takvime göre saydıkları indirildiği zamanlarda kullanılan Kameri takvime göre bir yılın süresi Miladi takvime göre 11 gün eksikdir ve Miladi takvime göre de farklı zaman dilimlerini ifade durum Miladi takvim dışındaki diğer takvim sistemleri Çin ve Maya takvimleri gibi için de o zamanlar kullanılan Miladi takvim bile gerçekte tam olarak Dünyanın Güneş çevresindeki dönüş süresini yüzden ellibin yılın geçtiği Mearic ise ''sizin sayageldiklerinizden'' sözü ''özellikle'' kullanılmıyor diye keşfetmiş olduğu,evrenin yani maddenin oluşumuyla ilgili hesaplanan sürede 300,000 yıl Ay'ın hareketleri değil, Dünya'nın Güneş çevresindeki dönüş süresi birim 1 yıl olarak 50,000 yıllık sürede de zaman dilimi olarak sayılagelen ve süresi bilinen yıllardan değil,o zamanlar için farazi sayılacak bir sürenin yani Dünya'nın Güneş çevresindeki dönüş süresinin esas alındığını görürüz ve diğer takvim sistemlerine göre yapılacak hesaplamalar bugün keşfedilmiş olan 300,000 yıl sonucuna ’gün’’ yevm kelimesinin tekil olarak 365 defa geçiyor olması da, ölçü alınan süre olarak Dünya’nın Güneş çevresindeki dönüş süresinin alınmış olduğuna bir işaret yıldan oluşan bir gün için de ''sizin sayageldiklerinizden'' denseydi bu ellibin yıl Miladi Takvime göre daha az veya daha farklı bir zamanı ifade edeceği için 300,000 yıldan çıkarak beklediğimiz sonucu yani 6 günü bulamazdık.Bu sözüm yanlış anlaşılmamalıdır,300 bin yıla ya da 6 gün sonucuna ulaşabilmek için herhangi bir zorlama yorum ’sizin sayageldiklerinizden’’ derken örneğin Kameri Takvime göre hesap yapacak olursak, bugün modern bilimin ulaştığı sürelere ulaşmanın mümkün olamayacağını belirtmek evrenin yaratılma süresi için ellibin Kameri yılı esas alıp bunu 6 gün ile çarpıp, evrendeki madde 300,000 yılda yaratılmıştır ellibin Kameri yıl bugün kullandığımız ve modern bilimin de esas aldığı yıl süresine göre 300,000 yıldan daha kısa bir zamanı ifade bu modern bilimin ulaştığı sonuçlara da uymaz. Bin yılın geçtiği ayetleri de esas almamız durumunda örneğin evrenin yaratılışı için her biri bin yıldan altı gün yani 6000 yıl süresini verdiğimizde bunun da modern bilimin ulaştığı sonuçlarla uyuşmayacağı açıktır.''Miktar olarak ''sözüyle, miktar aynı zamanda Arapçada ''ölçü'' anlamına da geldiği için belli bir ölçüye ve dünyanın güneş etrafındaki dönüş süresine dikkat bin yılın geçtiği ayetlerde daha önce de değindiğim gibi ’sizin sayageldiklerinizden’’ ya da’’sizin saymakta olduklarınızdan’’sıfatları kullanıldığı için ,bu yıllar,Kuran’ın muhatabı olan topluma ve o toplumun kullandığı takvim sistemine göre değişeceği için ,yani zamana ve yere ve de topluma göre değişken bir zaman dilimini ifade edeceğinden dolayı ,Kuran’da sembolik günler olan olan ’altı gün’’, ’iki gün ’ ve ’dört gün’’ün hesabında ölçü olarak taktirde yapılacak hesaplamalarda zamana yere ve de topluma göre farklı bir evrenin ve yerkürenin yaratılma ya da gıdaların takdir edilmesi süresi ortaya durum da Kuran’da hiçbir konuda çelişkilerin bulunamayacağı inancımıza ters düşer diye düşünüyorum. Bu açıklamalarımda neden ’binyıl’’ geçen ayetlerin değil ’ellibin ’yılın geçtiği Mearic Suresi 4. ayetin esas alınması gerektiğini açıklamaya çalıştım. Şimdi basit bir matematik hesabıyla Kuran'da birçok kez bahsi geçen ''6 günde yaratmanın'' sırrını çözebiliriz; 300,000 yıl /50,000 yıl=6 gün Bugün bazı kaynaklarda evrenin altı günde yaratılmasıyla ilgili olarak,altı gün ile evrenin bugünkü yaşı arasında bağıntı kurularak açıklama yapılmaya bunun sağlıklı bir yöntem olamayacağı evrenin yaşı her an sürekli değişen bir süreyi ifade altı gün ise Kuran ayetleri hiçbir zaman değişmediği ve de değişemeyeceği için mutlak sabit olan bir süreyi ifade ki altı gün ile her hangi bir formül ya da bağıntı kullanılarak evrenin bugünkü tahmin edilen yaşına örneğin bugünden kıyametin o zamana kadar da kopmadığını varsayarsak on milyar yıl sonra aynı formül ile ve de aynı kalacak olan altı gün ile evrenin o günkü yaşına da ulaşılabilecek midir? Yoksa o formülde zamana göre sürekli değişiklik mi yapılacaktır? Ayrıca Kuran meallerinde ve tefsirlerde özellikle evrenin altı günde yaratılması ve yerkürenin iki günde yaratılmasıyla ilgili olarak aynı şey dört günde gıdaların takdir edilmesiyle ilgili olarak da geçerlidir ayetlerde bu ’ günler’’ ile bildiğimiz anlamıyla 24 saatten oluşan günlerin kastedilmediği,bu günler ile ’altı devir’’ ya da ’iki devir’’ kastedildiğine ilişkin açıklamalar bu günlerin 24 saatten oluşan günler olamayacağı ’devir’’ ile neyin kastedildiği ,bu devirlerin her birinin ne zaman başlayıp ne zaman bittiğine ve bu devirlerin her birini diğerlerinden ayıran özellikleri bugün modern bilimin ulaştığı bilgilerle dahi açıklığa kavuşturulamadığı için ’muğlak ’olarak durum da Kuran’ın anlaşılması yönünden sakınca ve zorluklar ortaya ki bu durumdan iyi niyetle ve Kuran’ın insanlar tarafından daha iyi anlaşılabilmesi için çaba harcayan meal ve tefsir yazan ilim adamlarımızı sorumlu ki, onlar da ilim adamı vasfıyla ,bilime, akla ve mantığa daha uygun bir açıklamayı biliyor olsalardı mutlaka bunlara yer verirlerdi. İşte, benim bahsettiğim açıklamalarımın temel amacı da budur. Ayetlerin anlamıyla ilgili olarak neye inanılması gerektiği konusunda fikir verebilecek konumda söz konusu olan ayetlerin açıklanmasında bu görüş ve bilgilerin de mutlaka değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. -Mearic Suresi 4. Ayetten Nasıl Evrensel Kozmik Bir Ölçü Çıkarıyoruz? Yukarıda bahsettiğim gibi Kuran ayetlerinde evreni n ve yerkürenin yaratılması ve gıdaların takdir edilmesiyle ilgili olarak verilen altı gün,iki gün ve dört günün,bildiğimiz anlamıyla 24 saatten oluşan günler olmadığı sembolik günlerdir ama süresi ve özellikleri belli olmayan günleri devirleri ifade bugün modern bilimin bu yönde genel kabul görmüş bir bulgusu yoktur. Bu sembolik günlerin neyi ifade ettiğine dair çıkarım yapabileceğimiz Kuran ayetlerinde sadece iki zaman dilimi için ’bir güne eşit’’ süreden bahsedilmiştir. Bunlar 50 bin yıl ve bin bin yılın neden ölçü olamayacağını yukarıda açıklamaya Yüce Allah için zamanın izafiliğini açıklamak için kullanılmış olabileceğini de sizin sayageldiğiniz yıllardan dendiği için anlatmaya akla ve mantığa uygun olan Meraic Suresi 50 bin yıl ayette doğrudan sadece ’50 bin yılda ulaşır denmiyor’’,’’miktarı 50 bin yıl olan bir gün’’den bahsediyor. Yani burada bahsi geçen ’bir gün’’öyle bir gün ki,miktar olarak 50 bin yıldan bu surede meleklerin evrenin katlarını geçip Yüce Allah’ın katına ulaşabilmesinden yani uzun süreli evrensel bir olay ve hareketten bahsedildiği için kozmik evrensel bir ölçü olduğu izlenimi bin yılın geçtiği tüm ayetlerde ’sizin sayageldiklerinizden ’dendiği halde ,50 bin yıl için sadece ’yıl’’dan bahsedilerek aradaki fark vurgulanıyor. -Yerkürenin ve Göklerin İki Günde Yaratılması, Karanlık MaddeKur'an’da kozmik bir ölçü olarak 1 Gün=50,000 yıl süresinin gösterildiğinin çok az bilindiğini sandığım bir kanıtı daha ile ilgili incelediğim bir kaynakta aynen şöyle bir bölüm okudum''Güneş sisteminin oluşumu şu basamaklardan oluşmaktadırYıldızlarası gaz ve/veya tozdan oluşan bir bulut kendi çekimsel gücü sonucunda içeriye doğru büzülmeye başlıyor. Bu büzülmeyi başlatan olay bu bulutun yakınında meydana gelen bir Süpernova patlaması sonucu ortaya çıkan şok dalgaları ile çökmeye başladıktan sonra bulut ısınır ve merkezi bölgeye basınç uygular. Tozun buharlaşmasını sağlayacak kadar bir ısınma meydana gelebilir. Bu ilk büzülme evresinin ''100,000 yıl'' kadar süreceği düşünülmektedir''Kaynak Bu bilgiler ışığında bir de Kur'andaki şu ayetlere Hamdi Yazır mealiFussilet Suresi De ki Gerçekten siz, ''yeri iki günde yaratanı'' inkar edip O'na ortaklar mı koşuyorsunuz? O, alemlerin suresi 11. Ayet ’Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi. Ona ve yerküreye İsteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin dedi. Her ikisi de İsteyerek geldik dediler.’’ 12 ayet''Böylece Allah onları ''iki günde'' yedi gök olmak üzere ''yerine koydu''. Her göğe kendi işini bildirdi. Biz en yakın göğü kandillerle süsledik ve koruduk. İşte bu çok güçlü ve her şeyi bilen Allah'ın takdiridir.'' Görüldüğü gibi bilimsel kaynakta yıldızlararası gaz ve/veya tozdan oluşan bulut'' şeklinde tanımlanan şey ayette ''duman halinde bulunan gök olarak tasvir edilmiştir. Daha önce saydamlaşmış halde bulunan evrende daha sonra bazı yerlerde yoğunlaşma olarak, güneş sistemi gibi yıldız sistemlerini oluşturacak olan gaz ve toz bulutları da bu gaz ve toz bulutları büzülerek güneş sisteminin ilk şekillerini oluşturmuştur. Bu büzülmeler yerin ve yedi kat göğün ayette belirtildiği gibi ''yerine konduğu'', uzayda yerlerinin belirlenerek oluştuğu durumu ifade ediyor. Uzayda asılı duran toz bulutlarından yıldızlar ve gezegenler gibi gökcisimleri oluşuyor. Daha uzayda yerküre diye bir şey yokken bu olay sonucunda yeryuvarlağı kendini gösteriyor ve bir gökcismi halini çekmesi gereken asıl şey ayette iki gün olarak belirtilen sürenin,bilimsel kaynaklarda büzülmenin oluştuğu süreç için 100,000 yıl olarak verilmesidir. Sonuç olarak 2 günX50,000 yıl=100,000 yılı veriyor. Ayrıca Fussilet Suresi 9. ayette de ''yerin de iki günde ''yaratıldığından konuda başka bir kaynaktaki alıntıdan bahsetmem gerekir’’ Dünyanın oluşumu;5-6milyar yıl önce yıldızlar arası toz bulutlarından oluşmuş dünya, oluşumunun ilk evrelerinde gevşek bir yapı göstermiştir. Dünyanın büyüklüğü bugünkünden daha fazla idi... artan yoğunlukla bu büyük küre gittikçe büzülmeye ve küçülmeye başladı...büyüyen basınç ile kütle konglomeraları halinde bulunan radyoaktif elementler parçalandı ve sıcaklık yükseldi.. Bu ısınma iç tarafın akıcı bir hal almasına ve maddelerin ağırlıklarına göre içten dışa doğru dizilmesine neden oldu... Böylece nikel ve demir gibi ağır metaller merkeze, hafif metaller ve bileşikler ise kabuk şeklinde dışa yığıldı...100 bin yıl sürdüğü düşünülüyor’’Kaynak Görüldüğü üzere hem güneş sistemi hem yerkürenin oluşumu için aynı süre yani 100,000 yıl tahmin ediliyor. Tabi bu bunların aynı anda yaratıldığı anlamına sürelerinin aynı süreye denk geldiği bir bilimsel kaynakta ise şöyle bir bölüm vardır’’ Yer’in oluşumu ile Samanyolu’nun oluşumu,aynı esaslara ve büyük bir ihitimalle de aynı zaman dilimine konudaki ilk teori ünlü Franız gök bilimci Laplace Laplaş;1749-1827 tarafından 1796 yılında ileri ilme,Nebula kuramı diye geçmiştir.’’Kaynak Güneş sistemi gibi gökcisimlerinin gaz ve toz bulutundan yoğunlaşıp büzülerek oluştuğu 2 günX50,000 yıl=100,000 yıl süresi dünyamızın da güneş sistemine dahil bir gökcismi olduğunu düşünürsek, ikisi içinde aynı sürenin verilmesi de aynı şekilde mucizevi bir büzülmeyi başlatan olay olarak Süpernova patlamasının şok dalgaları bu Süpernovalar oluşmadan önceki durumu açıklayamaz yani mutlaka bir yerde Allah'ın kudretinin devreye girdiğini gösterir. Mearic sonunda ''bunu bir bilene sor'' denilerek 50,00 yıl ile ilgili olarak bu mucizevi sırrın anlaşılabilmesi için çok özel bilgilere sahip olunması yani evrenin ilk anından itibaren 300,000 yıl sonrasıyla ilgili bilgilere ulaşılabilmesi gerektiğine işaret ediliyor sonuç olarak, Kuran'da hem yerkürenin hem de göklerin tabii buna Güneş sistemimiz de dahildir oluşum süreci için 50,000 yıldan oluşan iki günün belirtilmesi;bilimin de hem yerküre hem de Güneş sisteminin oluşması için 100,000 yılı vermesi mucizeyi açıkça ortaya hem yıldızların hem de gezegenlerin ilk şekillerini alması süreci için Kuran'daki süreyle aynı süre konuyla ilgili en güncel bilgileri içeren yabancı kaynaklarda da hem Güneş ve yıldızların hem de Yerküre’nin bir gökcismi olarak ilk şekillerini almasında incelediğinizde kendinizin de göreceği gibi hep aynı süre 100,000 yıl verilmiştir.Kaynak Bu konuda üzerinde durulması gereken bir olay daha günde yaratmanın geçtiği hiçbir ayette yıldızlar,dünya ve aydan bahsedilse bile,bunlar altı günde yaratmanın içine dahil ''yer ve gökler ve de bu ikisi arasındakiler''şeklinde genel olarak maddeyi tasvir edecek şekilde bir tarif bu 300,000 yıllık süreç içinde henüz yıldız,galaksi ve gezegen gibi gök cisimleri temel yapı taşları olan atomlar yani henüz şekil almamış olan madde oluşmaya altı günde yaratmanın geçtiği ayetlerin birinde örneğin yıldızların ya da dünyanın da bu altı günde yaratıldığından bahsetseydi bu bir çelişki oluştururdu. Yer ve gökler ve ikisi arasındakiler sözüyle genel olarak maddenin tümünü kapsayan yani yerde ve gökte gördüğümüz bütün maddelerin temel yapı taşı olan atomların yaratıldığı kastedilerek böyle bir tanımlama bu ilk evrendeki hidrojen ve helyum atomları daha sonra oluşacak olan yıldızlardaki çok yüksek sıcaklıklarda oluşan reaksiyonlar sonucunda diğer elementleri burada ''ikisi arasındakiler''sözüyle, astrofizikçilerin ''karanlık madde'' olarak tanımladıkları, galaksileri oluşturan yıldızların uzaya dağılmalarını önlediği iddia edilen madde benzeri varlığın da kastedildiği düşünülebilir.Milyarlarca yıldızdan oluşan galaksiler çok büyük hızla sarmal bir şekilde oluşturduğu merkez kaç kuvveti,galaksiyi oluşturan yıldızların toplam kütlesinden çok daha yüzden gök bilimciler galaksilerin uzaya dağılmalarını önleyen,bilinen maddenin dışında madde benzeri bir varlığın olması gerektiğini varlığı da kesin olarak tanımlayamadıkları için ''karanlık madde'' olarak isimlendirirler.Henüz galaksiler yoktur ama karanlık madde olarak madde özelliği göstermedikleri için ''arada kalan''bir zamanda bu daha sonra tüm gökcisimlerinin arasındaki boşlukları da dolduracağı için ''yer ve gökler arasındakiler''şeklindeki tasvirin de yerinde olduğunu suresi 12. ayette''en yakın göğü kandillerle süsledik ve onu koruduk'' derken en yakın gök olarak, yıldızlarını görebildiğimiz Samanyolu galaksimiz, onun uzaya dağılıp yok olmasını önleyen ve koruyan olarak da az önce sözünü ettiğim karanlık madde yani ''yer ve gökler arasındakiler'' kastediliyor olmalı. 2- Arşının Su Üzerinde Olması ve Evrenin Saydamlaşması Hûd Suresi '' O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için, Arş'ı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı günde yaratandır.'' Bu ayette ''Arşı su üzerinde iken''seklinde dikkat çekici ve ilginç bir söz sözü geçen ''su'' nedir? Yukarıda anlattıklarımızın ışığında 300,000 yıllık süreç içinde su molekülü henüz oluşmamıştır ve de o kadar yüksek sıcaklıkta bildiğimiz sıvı şekliyle su var olamaz tam bu anda yukarıda da bahsettiğim bilimsel bulgulardan olan ''evrenin saydamlaşması'' olayı ile ayette bahsi geçen ''su'' arasında ister istemez bir çağrışım meydana sonra yaptığım araştırmalar sonucunda ise ayetin Arapçasında ''su'' anlamına gelen ''ma'' kelimesİnin değil ''su renginde'' anlamına gelen ''mai' kelimesi kullanıldığını geçen ''Arşı su üzerinde iken'' sözü evrenin 300,000 yıllık dönem sonunda saydamlaştığı yani ışığı geçirgen bir hale geldiği gerçeğine mi işaret ediyor?.Arş kelimesiyle evrenden daha yüksek bir mertebe kastediliyor ve o zamanki saydamlaşan evrene yukarıdan bakan kişi onu suya bakan kişinin gördüğü saydamlıkta görecektir. Bugüne kadar bu ayetteki ''ma-i''kelimesi doğrudan su olarak anlaşılmış,gerçek anlamı olan ''ma-i'' yani ''su renginde olan'' veya ''su gibi olan'' yani ''saydam'' anlamı henüz son yıllarda ortaya çıkarılan bilimsel gelişmeler bilinemediği için haklı olarak göz ardı edildiği ve meallerde de bu şekilde yazıldığı için inananlar için bile anlaşılması ve kabul edilmesi zor bir durum ortaya evrenin saydamlaşması olayı bilinemediğinden,mai sözcüğüne saydamlaşmayla ilgili bir anlam verilip meal ve tefsirlerde böyle bir durumdan bahsedilmesi tabiî ki imkansızdır. Açıkladığım bu durum ,inançsızlar için ise Kurana ve onun kaynağı olan Allah'a olan inanca karşı bir koz olarak değerlendirilmiştir. Ama ayetin başındaki '' O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için'' sözü sanki bu duruma işaret ediyormuş gibi duruyor. Ayrıca hem Kuran'da 6 günde yaratmayla eşzamanlı ve bağlantılı olarak saydamlaşmaya işaret edilmesi hem de bilimsel kaynaklarda evrendeki maddenin yani atomların oluşumuyla bağlantılı olarak saydamlaşmadan sözedilmesi, mucizeyi açıkça ortaya koymaktadır. Bu konuda üzerinde durulması gereken başka bir ayet daha vardır. Enbiyâ Suresi '' İnkar edenler, göklerle yer bitişik bir halde iken bizim, onları birbirinden kopardığımızı ve her canlı şeyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi? Yine de inanmazlar mı? Bu ayetteki su kelimesi de aslında ma-i şeklin de geçiyor.''Su renginde'' ''su gibi olan'' anlamı katıyor ve saydamlaşan evren kastediliyor başında göklerle yer bitişik iken ayrıldığı sözü ile Büyük Patlamanın Bing Bang kastedildiği zaten bilinen bir Kuran Büyük Patlamadan bahsedilmesinin hemen ardından her canlının sudan yaratıldığı belirtilmesi patlamadan sonra saydamlaşan evrenin kastedildiği anlamına ''her canlı şeyi sudan yarattık'' sözü bugüne kadar yanlış canlı şeyin bildiğimiz anlamıyla sudan yaratıldığı anlamı çıkarılmıştır.''Sadece sudan canlılık ortaya çıkamaz'' diye bazı kesimlerden itirazlar da bu ayette saydam şekilde görülen evrenin içerdiği maddelere dikkatinizi çekmek dönemde evrende yaklaşık olarak yüzde 75 Hidrojen ve yüzde 25 Helyum atomu oluşması için gerekli olan iki temel unsur olan su ve karbon,bu karışımın içerisinde zaten ki ;üç helyum çekirdeği birleşerek karbon atomunu,dört helyum çekirdeği ise birleşip oksijen atomunu oluşturur.Tabi bunların oluşumunu sağlayacak kimyasal tepkimeler daha sonra yıldızların verdiği yüksek ısıyla meydana gelebilecektir Bu durumda su renginde saydam olan evrenin içerdiği maddelerin içinde hidrojen ve oksijenden dolayı su molekülünün H20 temel parçalarının ve de karbonun bulunduğunu yapısında yaklaşık yüzde 18 oranında karbon,yüzde 80 oranında da su bulunduğu bugün bilinen bir oluşmaya başlamasında yani büyük patlamadan 300,000 yıl sonra oluşan ve saydamlaşan evrenin içerdiği maddelerin canlılığın temel yapı taşlarını içerdiğini ve ayetin buna dikkat çektiğini anlayabiliriz. 3-Büyük Patlamadan Sonraki Homojenlik Evrenimizin oluşumunu açıklayan Büyük Patlama Big Bang teorisinin en önemli kanıtı olan ve büyük patlamadan bugüne kadar geldiği savunulan ''kozmik fon radyasyonu'' denen bir olay keşiften bahseden bir kaynakta şöyle bir yorum vardır. '' Fakat bu keşif ortaya çözülmesi gereken bir de bilmece çıkardı. Fon radyasyonu, büyük patlamadan yil sonra gazın son derece homojen olduğunu göstermektedir. Gazın içinde büyük topaklar ve delikler olsaydı, bunlar radyasyonun gökyüzündeki dağılımında sıcak ve soğuk bölgeler olarak gözükecekti. Öte yandan bugün çok topaklıdır. Kümeler, ince uzun gruplar halinde toplanan galaksiler ve bunların aralarında boşluklar vardı. Bu büyük yapıların orijinal gazin içindeki topaklardan çıkmış olması gerekmektedir. Tıpkı sütün topaklanarak peynire dönüşmesi gibi'' Kaynak Yukarıdaki paragrafda, daha sonra oluşacak olan galaksilerin ön şekilleri olan topaklanmaların sıcak gazın için de var olmaları gerektiğine fakat 300,000 bin yıllık süreç içinde son derece homojen bir yapıda olduğu ve de bunun sebebinin anlaşılamadığına dikkat sonradan belirli bir müdahele olmuş Kur'an daki şu ayet akla geliyor. Yûnus Suresi ''Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da işleri yerli yerince idare ederek arşa istiva eden Allah'dır.'' 4-Dinlenme Dönemi Üzerine Farklı Bir Bakış Yukarıdaki alıntı yaptığım kaynaklarda bahsettiğim 300,000 yıllık dönem evrendeki değişimler için bir ''dinlenme dönemi'' olarak nitelendiriliyor. '' yıl boyunca dinlenme dönemi sıcaklık derecenin altına düşer Elektromanyetik kuvvetler devreye girer, elektronlar çekirdeklerin etrafında yörüngeye dizilir ilk Hidrojen ve Helyum Atomları oluşur'' '' Bu ilk dakikalardan sonra evren artık bayağı soğumuştur. Bunun sonucu çekirdeksel kuvvetlerin etkinliği bitiyor. Evrenin o sıradaki bileşimi %75 Hidrojen, %25 Helyum çekirdeğinden oluşuyor. Sonraki yıl boyunca hiçbir değişim meydana gelmiyor.'' Yani bu 300,000 yıllık süreç içinde evren soğumaya bırakılmış ve bu sürecin son bölümünde yeterince soğuyunca da elektromanyetik kuvvetler devreye girerek kendiliğinden elektronlar çekirdeklerin etrafına dizilip atomları bu konudaki ''dinlenme dönemi''ve elektronların kendiliğinden çekirdeğin etrafına dizilmeleri gibi nitelendirmeler şu ayeti anımsatıyorKâf Suresi Andolsun biz, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık. ''Bize hiçbir yorgunluk çökmedi.'' Yorumu tamamen size ki bu ayette Yüce Allah'ın bahsi geçen yaratma fiilini gerçekleştirirken ''yorulma'' gibi zayıflıklardan münezzeh olduğu bu konudaki bilimsel kaynakların ifadesi ile Kuran'ın ifade şekli bu denli uyum içinde olduğu için, konuya daha önce hiç düşünülmeyen farklı bir boyuttan da bakılabileceği kanaatindeyim. 5- Tam Dört Günde Gıdaların Takdiri İle İlgili Farklı Bir Tahmin Kuran’da sembolik olarak sözedilen bir günün ellibin yıla eşit olduğuna ilişkin olarak ilginç bulabileceğiniz bir tahminimden sözetmek istiyorum; Bir alıntı ’UZAYDA ŞEKER Kaynak Bilim adamları yıldızlar arası bir moleküler bulutta sofra şekerinin moleküler kuzeni olan glikolaldehit’ i keşfettiler Karbon, oksijen ve azottan oluşmuş, sekiz atomlu bir molekül olan glikolaldehit diğer moleküllerle birleşerek riboz ve glikoz gibi daha karmaşık şekerleri oluşturabilir. Riboz, RNA ve DNA gibi nükleik asitlein temel yapıtaşıdır, glikoz ise en basit şeker monomerlerinden biridir. Glikolaldehit, metil format ve asetik asitle aynı atomları içerir fakat değişik dizilişte. Metil format ve asetik asit de daha önce yıldızlar arası toz bulutlarında bulunmuşlardı. Bilim adamlarına göre glikolaldehit basitçe sofra şekerinin moleküler kuzenidir. Şeker molekülü, galaksimizin merkezine yakın, bizden 26 000 ışık yılı uzakta bir ışık yılı ışığın bir yılda katettiği yoldur ve yaklaşık olarak 36 trilyon kilometreye eşittir çok büyük boyutlardaki gaz ve toz bulutunda tespit edildi. Bu toz bulutları- ki çoğu zaman birkaç ışık yılı büyüklüğündedirler- yeni yıldızların oluşumu için temel madde kaynaklarıdır. Fakat Dünya’ ya kıyasla çok daha seyrek olan bu bulutlar, milyonlarca yıl süren karmaşık kimyasal reaksiyonların meydana geldiği bölgelerdir. Bu tür bulutlarda şimidye kadar 120’ ye yakın farklı molekül keşfedildi. Bu moleküllerin çoğunluğu küçük sayıda atom içerirler.’’ ’Basit bir şeker veya monosakkarit olan glukoz veya glikoz veya glükoz yaşam için en önemli karbonhidratlardan biridir. Hücreler onu bir enerji kaynağı ve metabolik reaksiyonlarda bir ara ürün olarak kullanırlar. Glukoz fotosentezin ana ürünlerinden biridir ve hücresel solunum onunla başlar.’’ Kaynak Yukarıda ki alıntıda yıldızlararası molekül bulutlarında canlılar için en temel gıda olan şeker türevlerinden biri olan Glikolaldehit bulunduğunun keşfinden ve şimdiye kadar 120’ye yakın molekülün bu bulutlarda varolduğunun bilindiğinden söz moleküller canlıların temel yapı taşlarını oluşturan ya da gıda maddelerinin temelini oluşturan moleküllerdir. Başka bir alıntı ise şöyle ’Dev hidrojen gazı bulutları Dünya çevresine gelirse, kitlesel yokoluşlara ve 200 milyon yıl sürebilecek kartopu buzlanmalarına yol açabilecek. Dünya için bir başka tehlike de, Samanyolunun sarmal kollarında kümelenmiş yoğun hidrojen gazı bulutlarıdır. Colorado Üniversitesinden Alex Pavlov ve meslektaşları dev moleküler bulut adıyla bilinen bu tür bir bulutla karşılaşmanın kitlesel yok oluşlara yol açabileceğine, bu durumda kartopu buzlanmanın bile söz konusu olabileceğine inanıyorlar. Atmosferik bir iklim modelinden yola çıkan Pavlov ve arkadaşları en yoğun bulutların Dünya atmosferini tozla doldurabilecek güçte olduğunu, güneş ışığını engelleyerek gezegeni bir buzul çağına sürükleyebileceğini ortaya koydular. Atmosfer genelde güneş rüzgarlarının yarattığı baskıyla kozmik tozlardan korunur. Ancak Pavlov yoğunluğu yüksek bir bulutun bu rüzgarın etkisini yok edebileceğine ve gezegenimizin böylesi bir bulutun içinden geçmesi için gerekli olan 200,000 yıllık süre boyunca iklimin hızla soğuyacağına inanıyor.Kaynak Yabancı Kaynak ’Gelişmiş Uzay Bilimleri Merkezinden John Lindsay aydan alınan toprak örneklerinin Dünyanın moleküler bulutlar arasından geçtiği görüşünü desteklediğine inanıyor.’’Kaynak ’ İlk başlarda dünyanın hidrojen, su buharı, amonyak, metan ve hidrojen sülfitten oluştuğu düşünülüyor. Laboratuvarda böyle bir gaz karışımına dışardan enerji verildiğinde bir süre sonra kahverengi bir bulamaç elde ediliyor.’’ Kaynak Yukarıdaki alıntıda ise Pavlov adlı gökbilimcinin dünyamızın geçirdiği buzul çağlarını araştırırken, bu soğumaların, dünyanın Samanyolu galaksimizin sarmal kollarının arasında bulunan yukarıdaki alıntıda da bahsettiğim dev molekül bulutunun içinden geçmesi bu geçiş sırasında atmosferin tozla dolup güneş ışığını geçirememesinden kaynaklandığından bahsediliyor Yukarıdaki paragrafta da belirtildiği gibi dünyada ilk başlarda hidrojen,su buharı,amonyak,metan ve hidrojen sülfit molekülleri bunlardan canlılığın çeşitlenmesi ve gıda maddelerinin oluşabilmesi mümkün görünmüyor. Sonuç olarak dünyamız bu bahsi geçen dev molekül bulutunun içinden geçmiştir ve bugün dünyamızdaki gıda maddelerini oluşturan moleküllerin çok büyük bir bölümünü bu buluttan kendi çevresinde dönerek bu gıda denizi diyebileceğimiz bulutun içinden geçtiği için de her tarafına eşit olarak bu moleküller donduğu için bir çeşit dondurulmuş gıda özelliğini aldığını da söyleyebiliriz. Burada asıl dikkatinizi çekmek istediğim konu bu dev molekül bulutundan geçişin’’ 200,000 yıl’ sürmesidir. Fussilet suresi O, yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi. Orada bereketler yarattı ve orada tam dört günde’ isteyenler için fark gözetmeden gıdalar takdir etti’’ Tahmin edeceğiniz üzere 4 gün x 50,000 yıl=200,000 yıl Ne büyük tesadüf’ değil mi’? Ama mucize tesadüfler bununla da de şu bilgiye dikkatinizi çekmek istiyorum; “Dünya genellikle kozmik ışınlardan manyetik alanı sayesinde korunuyor. Ancak manyetik alanın çok daha güçsüz olduğu tersinme dönemiyle bulutun geçtiği dönemin çakışması durumunda kozmik ışınlar içeriye akabilir. Pavlov manyetik alanda her 200,000 yılda bir tersinme olduğuna ve bulutla çarpışması sonucunda yaşanan etkinin bir milyon yıl kadar sürdüğüne dikkat çekiyor ve bu mantıktan yola çıkarak çoğu çarpışmaların en az bir tersinme dönemine denk düştüğü sonucuna varıyor.’’ Yukarıdaki alıntıda dünyanın moleküler bulutun içinden geçmesi için gerekli olan 200,000 yıllık sürenin yanı sıra, yerkürenin manyetik kutuplarında her 200,000 yılda bir tersinme kuzey manyetik kutbuyla güney manyetik kutbunun yer değiştirmesi olduğundan söz ışınların,ancak, manyetik alanın daha güçsüz olduğu tersinme dönemiyle molekül bulutundan geçilen dönemin çakışması durumunda içeriye yani yerküreye akabileceği üzerinde burada kozmik ışınlardan bahsediliyor fakat kozmik moleküllerin de bunlar gıdaların hammaddesini oluşturan moleküllerdir yerküreye akışı için manyetik kalkan görevi gören manyetik alanın zayıflamış olması bu yüzden yerkürenin molekül bulutuna girişiyle,dünyanın manyetik alanındaki tersinmenin aynı ana denk gelip çakışması Allah’ın Kur’an da neden Fussilet Suresi tam dört günde’’ diyerek zamanlamayı vurgulamış olabileceğini tahmin ettiniz değil mi? 6-Yerküre'nin Göklerden Önce Yaratılması Son olarak, dikkatimi çeken başka bir konudan bahsetmek ki >başlıklı alıntı yaptığım yazıda şöyle bir cümle geçiyor “Bu şeker molekülünün yeni yıldızların oluştuğu bir gaz bulutunda bulunması, hayatın oluşumunda rol oynayan öncü kimyasal moleküllerinin böyle bulutlarda bulunması, gezegenlerin yıldızlar çevresinde oluşmadan çok önce oluştukları anlamına gelir” diyor NASA’ nın Goddard Uzay Uçuş Merkezi’ nde çalışan Jan Hollis.’’ Yani bu açıklamadan gezegenimiz olan dünyanın da Güneşten ve de galaksimizdeki diğer yıldızlardan önce oluşmuş olması gerektiği sonucunu da Fussilet suresi 9,10,11 ve 12. Ayetlerde de ilk önce yerkürenin yaratılmasından bahsedilmesinin ardından “sonra duman halinde olan göğe yöneldi’’ denilerek, galaksimizdeki diğer yıldızların dünyamızdan sonra oluştuğu görüşüyle paralellik gösterdiğine de dikkatinizi çekmek olarak anlatmak istediğimin özü, ALLAH kelamı olan Kuran-ı Kerim’de Kehf Suresinin ilk iki ayetinde şöyle dile getiriliyor; 1. Hamd olsun Allah'a ki kulu Muhammed'e, Kitab 'ı indirdi ve ona hiçbir eğrilik koymadı. 2. Onu dosdoğru bir Kitabolarak indirdi ki katından gelecek şiddetli azaba karşı insanlarıuyarmak ve yararlı işler yapan müminlere kendileri için güzel mükafat bulunduğunu müjdelemek için. Ayrıca Kehf Suresinde öyle bir ayet vardır ki,sanki günümüzde de bir izdüşüm oluşturmaktadır. Sonra da iki guruptan hangisinin kaldıkları müddeti daha iyi hesap edeceğini görelim diye onları uyandırdık.’’Tamamen kişisel yorumum olarak,ayetin asıl anlamının yanında ,burada bahsedilen gruplardanbirinin evrenin oluşumuyla ilgili olarak bilim adamlarının bilimsel çalışmalar sonucu ulaştıkları sonuç yani 300,000 yıl,diğer grup ise Kuran ayetlerinden yola çıkılarak ulaşılabilecek sonuç olabileceğini tahmin ediyorum. VE ŞİMDİ HANGİSİNİN SÜREYİ DAHA İYİ HESAP ETTİĞİNİ GÖRELİM DİYE UYANDIRILDIK… NOTYUKARIDA OKUDUĞUNUZ İDDİALAR KARŞISINDA,BİLİMİN VERİLERİNDEN BAŞKA BİR OLGUYA DEĞER VERİLEMEYECEĞİNİ SÖYLEYEN BAZI KİŞİLERİN,KURAN-I KERİM DEKİ BU MUCİZELERİN BİLİMSEL VERİLERLE DE DESTEKLENDİĞİNİ GÖRÜNCE , BU SEFER DE SÖZKONUSU VERİLERİN GÜVENİLİR OLMAYABİLECEĞİNDEN SÖZEDECEKLERİNİ TAHMİN EDİYORUM…AYRICA YUKARIDA SÖZÜNÜ ETTİĞİM 300,000 YIL,100,000 YIL VE 200,000 YILLIK SÜRELERİN NET VE KESİN DEĞERLERİ DEĞİL YAKLAŞIK TAHMİNİ DEĞERLERİ İFADE ETTİĞİ DE İDDİA YÜCE ALLAH DA ZATEN KURANDA BU SÜRELERİ 50,000 YILLIK GÜNLERDEN OLUŞAN ALTI GÜN,İKİ GÜN VE DÖRT GÜN ŞEKLİNDE,YAKLAŞIK DEĞERLERİ DE İÇEREBİLECEK BİÇİMDE TABİKİ YÜCE ALLAH’IN TAM OLARAK 300,000 YIL ,100,000 YIL VE 200,000 YILDA YARATMAYA DA GÜCÜNÜN YETECEĞİ SÜPHESİZDİR… YUKARIDAKİ YAZIMDA GEÇEN BİLİMSEL KAYNAKLARDAN YAPTIĞIM ALINTILAR TAMAMEN İNTERNET ORTAMINDAN ARAMA MOTORUNA BU ALINTILARIN BİR KISMI YAZILARAK ARAMA YAPILMASI HALİNDE BİLE KOLAYLIKLA BU KAYNAKLARA ULAŞILABİLİR. YUKARIDAKİ YAZIMDA TEMEL ALDIĞIM BİLGİLERDE YA DA YORUMLARIMDA ORTAYA ÇIKABİLECEK YANLIŞLIKLAR YALNIZCA BU BİLGİLERİN YANLIŞLIĞINI YA DA BU BİLGİLERİ VEYA KURAN AYETLERİNİ YORUMLAMA ŞEKLİMİN YANLIŞLIĞINI ALLAH KELAMI OLAN KURAN-I KERİM’DEKİ BİLGİLERİN YANLIŞ OLDUĞU ŞEKLİNDE ANLATTIKLARIM ŞAHSİ DÜŞÜNCE VE GÖRÜŞLERİMDEN İBARETTİR. ŞÜPHESİZ Kİ, HERŞEYİN DOĞRUSUNU ANCAK YÜCE ALLAH AVUKAT TARIK TAŞPINAR 1972-TARSUS DOĞUMLU YAZIMA BAZI KONULARDA EKLEME YAPMAK İSTİYORUM. GÜNDE GIDALARIN TAKDİR EDİLMESİYLE İLGİLİ OLARAK ŞU AÇIKLAMAYI DA YAPMA GEREĞİ GÜN YANİ 200,000 YILDA MOLEKÜL BULUTUNUN İÇİNDEN DÜNYANIN GEÇMESİ İLE BİRLİKTE DÜNYADA CANLILIĞIN ÇEŞİTLENMESİ VE MİKTARI VE AYNI ZAMANDA BU CANLILARIN BESLENEBİLECEĞİ GIDALARIN ÇEŞİTLİLİĞİ VE MİKTARININ ARTMASI İÇİN YETERLİ BİR MOLEKÜL ZENGİNLİĞİ BU ZENGİNLİK BİYOLOJİ VE JEOLOJİ BİLİMİNDE 545 MİLYON YIL ÖNCE OLDUĞU KABUL EDİLEN KAMBRİYEN PATLAMASI’DENİLEN OLAYIN SEBEBİNİ OLUŞTURMUŞ PATLAMASIBİTKİ VE HAYVAN ÇEŞİTLERİNİN ANİ VE HIZLI BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKMASI SONUCUNU YUKARIDA BU KONUYLA İLGİLİ BAHSİ GEÇEN KAYNAKTA ,YERKÜRENİN YAKLAŞIK OLARK 250 MİLYON YILDA BİR BÖYLESİ BİR MOLEKÜL BULUTUNUN İÇİN DEN GEÇMİŞ OLABİLECEĞİ 545 MİLYON YIL ÖNCE OLARAK İFADE EDİLEN ZAMANLA,HER İKİ SÜRE DE YAKLAŞIK SÜRELERİ İFADE ETTİĞİ İÇİN YAZIMDA BAHSİ GEÇEN TERSİNME DÖNEMİNİN DENK GELMESİ KUVVETLE MUHTEMELDİR. YÜCE ALLAH ÖNCE MOLEKÜL ZENGİNLİĞİNİ SAĞLAYARAK CANLIRIN TEMEL YAPI TAŞLARINI VE GIDALARINI TAKDİR ETMİŞ ,SONRA DA ONLARI N DEVAMLILIĞINI SAĞLAYACAK ŞEKİLDE BİTKİ VE HAYVANLARI DİĞER CANLI TÜRLERİNİ YARATMIŞTIR. AYRICA KURAN-I KERİM'DE MÜ'MİN SURESİ 13. AYETTEKİ ''Size ayetlerini gösteren, sizin için gökten rızık indiren O'dur. Allah'a yönelenden başkası ibret almaz.'' ''SİZİN İÇİN GÖKTEN RIZIK İNDİREN O'DUR'' SÖZÜNÜN GERÇEK ANLAMINA DA ULAŞMIŞ OLABİLECEĞİMİZİ DE TAHMİN RIZIK KAVRAMI YAĞMUR VE GÜNEŞ IŞIĞINDAN DAHA GENİŞ BİR KAVRAMI İFADE HEMEN BAŞINDAKİ ’SİZE AYETLERİNİ GÖSTEREN YANİ VARLIĞININ DELİLLERİNİ GÖSTEREN’’SÖZÜ DE, TABİİKİ SADECE ŞAHSİ BİR FİKİR OLARAK BU KONUDA BİR İŞARET OLABİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM. 2-NASA'NIN KOZMİK FON RADYASYONUNU ARAŞTIRMAK ÜZERE UZAYA GÖNDERDİĞİ 1989 COBE UYDUSUNUN ULAŞTIĞI VERİLER DE BÜYÜK PATLAMA BİG BANGDAN 300,000 YIL SONRA İLK IŞIĞIN EVRENDE YAYILMAYA BAŞLADIĞI YANİ ATOMLARIN, DOLAYISIYLA DA MADDENİN BÜTÜN YAPI TAŞLARININ OLUŞUP ATOMLARA DÖNÜŞMEYE BAŞLADIĞINI YILINDA YİNE NASA TARAFINDA UZAYA GÖNDERİLEN WMAP UYDUSU DA BÜYÜK PATLAMADAN 379,000 YIL SONRA EVRENİN %4 ÜNÜN VE DE 380 ,000 YIL SONRA EVRENİN %12 SİNİN ATOMLARA DÖNÜŞMÜŞ OLDUĞUNU GÖSTEREN VERİLER VERİLER NASA'NIN RESMİ İNTERNET SİTESİNDE COBE VE WMAP UYDULARIYLA İLGİLİ BÖLÜMLERDE VERİLER DE EVRENİN BAŞLANGICINDAN İTİBAREN 300,000 YIL SONRA YANİ KURAN DAKİ ŞEKLİYLE 6 GÜNDE MADDENİN TÜM YAPI TAŞLARININ YANİ TÜM ATOMALTI PARÇACIKLARIN OLUŞTUĞUNU ,DİĞER BİR DEYİŞLE DE ATOMLARIN OLUŞMAYA BAŞLADIĞINI DOĞRULAMAKTADIR. 3-BENİM BU ÇALIŞMAMIN BİLİMSEL BİR ÇALIŞMA OLDUĞU İDDİASINDA BU KONULARLA İLGİLİ AKADEMİK BİR KARİYERE DE SAHİP BAHSETTİĞİM FİKİRLERİMİN YUKARIDAKİ YAZIMDA SÖZEDİLEN KONULARLA İLGİLİ EHİL KİŞİLERCE YAPILABİLECEK BİLİMSEL ÇALIŞMALARA TEMEL ALINABİLECEĞİ KANAATİNDEYİM. SAYGILARIMLA.. AVUKAT TARIK TAŞPINAR YUKARIDAKİ FİKİRLERİMİ İÇEREN YAZIM,24 NİSAN 2008 TARİHİNDE TARSUS TASDİK TAM OLARAK ANLAŞILMASI AÇISINDAN EĞER YAYINLAMAYA DEĞER BULURSANIZ BU YAZIMI EN BAŞINDAN İTİBAREN ALMANIZI RİCA DA DOĞRU OLDUĞU KANAATİNE VARDIĞINIZ VEYA DİKKARE DEĞER BULDUĞUNUZ BÖLÜMLERİNİ DE TEK BAŞINA DA OLSA YAYINLARSANIZ SEVİNİRİM. E-MAİL
500 yıldır kuran okunan yer