Biz6. ayda başladık şu an 8 aylık olduk. Ben emziriyorum ek gıda haricinde. Sabah meyve püresi yiyor, öğlen kuzu kıyma ve pirinçli sebze (kabak, patates, havuç, bal kabağı, ıspanak) püremiz buna ilave olarak irmik ve bulgur ekleyeceğiz bu ay itibariyle var öğleden sonra da hipp pirinç unlu, yulaflı veriyorum anne sütüyle. İnek sütü diyetinde; günlük hayatta sık tükettiğimiz besinlerden; inek ve diğer tüm hayvan sütleri ve bunlarla yapılan tüm besinlerden; inek sütüne çapraz reaksiyon göstermesi nedeniyle; dana etinden, hayvansal kaynaklı sütlerden elde edilen yoğurt, peynir ve tereyağından kaçınmamız gerekir. Aynı zamanda bu süreçte İnek sütü 12 aylık dönemden sonra verilebilir. Bebeğinizde şiddetli egzama ve / veya yumurta alerjisi varsa, 12 aydan önce düzenli fıstık yedirmek fıstık alerjisi gelişme riskini azaltabilir. Çocuğunuzda zaten bir yumurta alerjisi veya diğer gıda alerjileri veya şiddetli egzama varsa, doktorunuzla ne yapacağınızı Araştırmaya göre inek sütü alerjisi oranı 0-2 yaş grubunda yüzde 70,6. 13-18 yaş grubunda ise yüzde 25'e düşüyor. Ayrıca inek sütü, çocukluk çağında alerjik şok (anafilaksi Anneler de aldıkları besinlere dikkat etmeli. Uzm. Dr. Şeyda Eren, anne sütü ile beraber ek gıda ile beslenen bebekler, inek sütü içeren gıdalar kesilmesine rağmen aynı reaksiyonları Vay Tiền Nhanh Chỉ Cần Cmnd Nợ Xấu. - Reklam - Özlem YURTÇU KARABULUT, Güven USTA / İSTANBUL, DHA- TÜRKİYE genelinde 26 üniversite ve eğitim araştırma hastanesinde 1248 çocuğun dahil edildiği bir çalışmayla çocuklardaki gıda alerjisi haritası belirlendi. Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Besin Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Ayşen Bingöl, 2 yıl süren araştırma sonuçlarını değerlendirdi. Prof. Dr. Ayşen Bingöl, “İnek sütü, yumurta ve buğday alerjisi çocuklarımızda en sık görülen besin alerjileri. İnek sütü alerjisi oranı 0-2 yaş grubunda çok daha yüksek. Çocuk büyüdükçe bu alerjiler iyileşme gösteriyor” dedi. - Reklam - Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği’nin 2 yıl süren ve Türkiye genelinde 26 merkezde yürüttüğü araştırma ile çocuklarda görülen besin alerjilerinin haritası çıkarıldı. Sonuçları Demirören Haber Ajansı’na değerlendiren Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Besin Çalışma Grubu Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk İmmünoloji ve Alerji, Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Ayşen Bingöl, “Bu konuda şu ana kadar yapılmış en kapsamlı araştırma. İlk kez tüm Türkiye sonuçlarını toplu halde görmemizi sağladı. İnek sütü, yumurta ve buğday alerjisi çocuklarımızda en sık görülen besin alerjileri. İnek sütü alerjisi oranı 0-2 yaş grubunda çok daha yüksek. Çocuk büyüdükçe bu alerjiler iyileşme gösteriyor. Ama doktorlar ailelere, bu gıdalara başlayabilir’ demesine rağmen, iyileşen çocukların yüzde 25’i tekrar bu besinlere başlamıyor. Bu çok büyük haksızlık çünkü bu gıdalar günlük öğünlerimizde temel besin öğelerini oluşturuyorö dedi. 26 MERKEZDE ALERJİ TANISI ALMIŞ ÇOCUKLAR 2 YIL BOYUNCA İZLENDİ Prof. Dr. Bingöl, Türkiye’de besin alerjisinin özelliklerini saptamak amacıyla çok merkezli bir çalışma yapmayı amaçladıklarını anlatarak “Bunun için Türkiye’nin bütün merkezlerini homojen olarak işin içine alacak şekilde 26 ayrı merkezde pediatrik alerji uzmanlarının yaptığı bir çalışma planladık. 2 yıla yakın bir süre, 0-18 yaş grubu 1248 besin alerjisi tanılı çocuk izlendi. Daha sonra bu veriler bir merkezde toplanarak, halk sağlığı uzmanları ve istatistikçiler tarafından işlenerek sonuçlar ortaya kondu. Buna göre besin alerjisi en çok 0-2 yaş grubunda sık görülüyor. Bu, ülkemizde de böyle, dünyada da böyle aslında. Besin alerjilerini genellikle yaşamın ilk yılında görmeye başlarız. Süt, yumurta ve buğday gibi besin alerjileri yıllar içerisinde azalma gösterirken, kabuklu kuruyemiş ve deniz ürünleri alerjileri uzun yıllar devam eder. Yani besin alerjilerinin önemli bir kısmı yaş ilerledikçe iyileşir” dedi. TÜRKİYE’DE EN SIK İNEK SÜTÜ ALERJİSİ GÖRÜLÜYOR Ülkemizde besin alerjisi özelliklerinin bölgelere göre çok da farklılık göstermediğinin belirlendiğini de söyleyen Prof. Dr. Bingöl, “En sık inek sütü alerjisini gördük. Bunu sıra ile yumurta, kabuklu kuruyemişler, buğday ve deniz ürünleri takip etti. Coğrafya, besin alerjileri üzerinde oldukça önemli ve etkili bir faktördür. Bu nedenle ülkemizin bütün bölgelerinin özelliklerini saptamaya çalıştık. Aslında Türkiye çok büyük bir ülke ve her bölge farklı coğrafi özellikler farklı iklimler gösteriyor. Acaba bunun bir etkisi olabilir mi diye inceledik, ama çok fazla bir değişiklik görmedik. Çünkü ülkemizde, bölgeler arası çok küçük farklar olsa bile beslenme alışkanlıkları ve beslenmeye yaklaşım genel olarak aynı” diye konuştu. ALERJİ GERİLEDİĞİ HALDE AİLELER O GIDAYA TEKRAR BAŞLAMIYOR Prof. Dr. Bingöl, bu araştırmanın ortaya koyduğu en önemli sonuçlardan birinin, ailelerin çocuklardaki besin alerjisi iyileştiği halde bu gıdalardan uzak durmaya devam ederek boşu boşuna çocukları bu besinlerden mahrum bırakması olduğunu söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü “Besin alerjisi iyileştiği halde çocuğa hala alerjisi varmış gibi diyet yaptırmak çok büyük haksızlık. Çünkü diyet gereksiz yere uzatıldığında, çocuk ve aile o gıdalardan tamamen uzaklaşıyor ve bu da çok büyük problem oluyor. Biz, tamam bu besine başlayabilirsiniz’ dediğimiz halde, alerjisi iyileşen çocukların yüzde 25’i tekrar bu gıdalara başlamıyor. Oysaki ki iyileşebilen bir besin alerjisi varsa çocukta, besin alerji uzmanı da ara ara tolerans kontrolü yaparak bunu takip edebilir ve o gıdalara tekrar dönülebilir. Mesela süt, yumurta ve buğday alerjilerinde iyileşme özelliği çok fazla. Sık aralıklarla tolerans kontrolleri yapılabilir. Bunlar, günlük hayatımızda temel besin gıdaları. Ama ağır bir kabuklu kuruyemiş ya da deniz ürünü alerjisi geliştiren bir çocukta tolerans kontrolü çok sık aralıklarla yapılmaz. Bu çocukların daha uzun aralıklarla izlenmesi gerekiyor. İnek sütü, yumurta ve buğday çok temel gıda maddeleri olduğu için çocuğun bunlara indirekt yoldan maruz kalması da bu gıdalara tolerasyonunun hızlı gerçekleşmesine neden olabilir. Ama deniz ürünleri, kabuklu kuruyemişler gibi gıdaların tüketimi çok sık olmadığı için çocuğun buna toleransının gelişmesi de uzun süre alıyor.” SEZARYENLE DOĞAN ERKEK BEBEKLERDE RİSK DAHA YÜKSEK Araştırmaya göre inek sütü alerjisi oranı 0-2 yaş grubunda yüzde 70,6. 13-18 yaş grubunda ise yüzde 25’e düşüyor. Ayrıca inek sütü, çocukluk çağında alerjik şok anafilaksi tablosuna neden olan gıdaların başında geliyor. İnek sütü alerjisi ve yumurta alerjisi olan çocukların yüzde 80’i 16 yaşına ulaştığında genellikle bu besinlere karşı tolerans geliştiriyor. Fındık, ceviz, antep fıstığı, kaju, yer fıstığı gibi kabuklu kuruyemiş alerjileri ise yaş büyüdükçe artıyor, iyileşme pek gözlenmiyor. Ortadoğu ülkelerinde çok sık görülen susam alerjisi Türkiye’de de tırmanışta. Buna karşılık ülkemizde soya alerjisi pek yaygın görülmüyor. Araştırmanın en çarpıcı sonuçlarından biri de sezaryenle doğan bebeklerde gıda alerjisi geliştirme riskinin daha yüksek olması. Özellikle erkek cinsiyette ve annede alerjik hastalık olanlarda besin alerjisi daha sık gözleniyor. Besin alerjileri sadece kızarıklık, kaşıntı, döküntü gibi hafif belirtilere yol açmıyor, yaklaşık yüzde 18’inde hayati risk oluşturan alerjik şok anafilaksi gelişebiliyor. - Reklam - İNEK SÜTÜ ALERJİSİNDE NASIL BESLENMELİYİZ İnek sütü alerjisi, çocuklarda en sık görülen ve en erken ortaya çıkan besin alerjilerinden birisidir. Sıklıkla ailede astım, besin alerjisi, alerjik rinit, egzama gibi alerjik hastalık öyküsü gözlenmektedir. Genellikle ilk 6 ayda görülmeye başlayıp 2 yaşında sık gözlenen inek sütü alerjisinde, bebeğiniz alerjiye neden olan inek sütü proteini ile ek gıda ile başlanan yoğurt, süt ya da inek sütü içeren hazır bebek mamaları ile karşılaşabildiği gibi yalnızca anne sütü ile de karşılaşabilir. Burada alerjinin kaynağı annenin tükettiği süt ve süt ürünleri ile alınan alerjik proteinin anne sütüne geçmesi ve bebek tarafından alınmasıdır. Semptomları arasında bebekte tekrarlayan veya düzelmeyen ishal, dışkıda kan görülmesi, bazen kabızlık, kusma atakları ve kilo alamama ve iştahsızlık bulunmaktadır. Ağır alerji durumlarında ise ani nefes daralması, tansiyonda düşme, şiddetli karın ağrısı gibi bulgular ile gözlenen hayatı tehdit eden anafilaksi ile karşılaşılabilir. Sıklıkla yanlış anlaşılan konulardan birisi inek sütü alerjisi olan çocuklara diğer süt ürünlerinin verilmesidir. Fakat inek sütüne alerjisi olan çocuklarda diğer süt ürünlerini de içeren yoğurt, peynir, ayran, margarin, tereyağı ve süt ürünleri eklenerek yapılan kek, kurabiye gibi yiyeceklerin de verilmemesi gerekmektedir. Hatta alerjinin derecesine bağlı olarak ocakta kaynatılan süt bile ciddi sıkıntılara neden olabilmektedir. Beslenme önerileri Tüm hayvansal sütler ve ürünleri tüketilmemeli Süt içerebilecek gıdalar/paketli ürünlerden kremalı çorba, kraker, erişte, tereyağı, kazein içeren sosis-salam, çikolata vb. kaçınılmalı Son olarak besin etiketi okuma alışkanlığı kazanılmalıdır. Paketli gıdalarda eser miktarlarda bulunabilen alerjen maddeler bulguların artmasına neden olabilir. Ürünün etiketinde dikkat edilmesi gereken ibareler arasında “tereyağı aroması, kazeinat, hidrolizat, laktoglobulin, lactoalbumin, laktoz, whey-peynir altı suyu, keçi sütü, süt tozu” bulunmaktadır. Başta inek Sütü Alerjisi İSA olmak üzere gıda alerjisi olan hastaların diyeti tanı konduktan itibaren bir yıl kadar devam ettirilir. Diyet boyunca hastanın alerjik belirtileri hem ebeveyn hem de doktor tarafından takip edilir. Bu takipte alerji belirtileri ne ise onda düzelme olup olmadığı, süte maruz kalınca belirtilerin geri gelip gelmediği izlenmelidir. Diyet yapılan süre boyunca hastada alerjik hastalığa ait belirtiler gerilemiyorsa veya tekrarlıyorsa o zaman birkaç olasılık düşünülmelidir Hastada inek sütü alerjisi değil başka bir alerji inek sütü alerjisine ek olarak başka gıda alerjileri de var olabilir.Çoklu gıda alerjisiDiyete dikkat edilemiyor olabilir. Bir senenin sonunda sütlü bir gıda, gerekirse muayenehanede, hatta bazen hastanede yatırılarak doktor gözetiminde denenir. Buna oral provokasyon testi denir. Eğer hastada gene süt alerjisine dair belirtiler bir daha ortaya çıkarsa duruma göre 3 - 6 veya 12 ay daha diyete devam edilir. Bu sürenin sonunda sütlü gıdalar usule uygun olarak tekrar denenir. İlk yaşta yüksek oranda görülen besin alerjilerinin daha sonra görülme sıklığı giderek düşer. Yapılan bir araştırmada İSA olan çocukla 3 yıl boyunca izlenmiş, 1 yaşın sonunda %50’sinde, 2 yaşın sonunda %70’inde ve 3 yaşın sonunda %85’inde duyarlılık kaybolmuştur. Özellikle yüksek olan inek sütü spesifik IgE zamanla düştüyse ve provokasyon testinde de reaksiyon gelişmiyorsa iyileşmeden söz edilebilir. IgE aracılıklı olmayan inek sütü alerjisinde durum biraz farklıdır. IgE aracılıklı olmayan İSA büyük oranda kaybolurken eosinofilik gastroenterit ve proktokolitler ise erişkin yaşta da devam etmektedir. İnek sütü alerjisinin gerilemediği vakalarda takip zorlaşmaktadır. Çünkü Çocuk büyüdükçe değişen enerji gereksinimlerine göre beslenmede kısıtlama büyümesiyle beraber ağız tadı geliştikçe yememesi geren şeylerde kısıtlama yapmak sütü alerjisi olan çocuklarda dükkânlardan özellikle paketli gıda maddeleri alırken sütsüz ürünlerin seçimi giderek güçleşir çünkü her gıda paketinde süt içeriği yazmayabilir; hatta süt içeriğini yazmanın zorunlu olmadığı bazı gıda maddeleri vardır ki istemeden kendi elinizle çocuğa yedirmiş olabilirsiniz. İSA bir yıldan fazla sürerse bununla baş etmek için tek başına çabalamanız gerekmez, çocuk doktorunuz ve varsa diyetisyeninizden de yardım alabilirsiniz. Ülkemizde, özellikle Anadolu şartlarında her zaman diyetisyene ulaşmak mümkün olmayabileceği için sizlere diyetisyenimiz Emel Unutmaz tarafından yaşa göre uygun beslenme listeleri hazırlandı. İSA ne kadar uzun sürerse sürsün, sütteki kalsiyum ve proteinin yerine geçecek uygun besin öğelerine ulaşmanız mümkündür. Bebek ve küçük çocuk beslenmesi hakkında hem bilmek istedikleriniz yazımızda derledik. Bebek formülü nedir? Devam formülü nedir? Bebek formülü nedir? Bebeklerin yaşamlarının ilk ayları boyunca, uygun tamamlayıcı beslenme ile tanışıncaya kadar özel beslenme ihtiyaçlarını karşılayan ürünlerdir. Bu ürünler sıkı hijyen kurallarına uyularak üretilir ve kabul görmüş standartlara göre formüle edilir. Endüstriyel bebek formüllerinin çoğu kullanıma hazır, konsantre ve toz olmak üzere üç şekilde bulunur. Bu formüller, doğru şekilde hazırlanıp saklandığında, 12 aya kadar, anne sütüne en güvenli ve en besleyici alternatifi sunar. Devam formülü nedir? Özel beslenme amacıyla, sadece anne ve çocuk beslenmesi üzerinde uzmanlaşmış tarafsız bir sağlık çalışanı tarafından bebeğin büyüme ve gelişim ihtiyaçlarına dayanarak farklı bir ay önerilmediği takdirde altı aydan itibaren bebeklerin giderek çeşitlenen diyetlerindeki başlıca sıvı alımını oluşturan ürünlerdir. Bebek beslenmesinde anne sütünün önemi nedir? Anne sütü, bebek beslenmesinde benzersiz bir üstünlüğe sahiptir. Tüm elzem besin ögeleri ve antikorların yanı sıra büyüme ve gelişim için gereken diğer önemli faktörleri içeren anne sütü, taklit edilemez. Anne sütü, hastalıkların görülme sıklığını azaltan ve etkisini çocukluğun sonuna kadar sürdürebilen bağışıklık avantajları da sağlar. Dünya Sağlık Örgütü WHO ve UNICEF, bebeklerin ilk 6 ay yalnızca anne sütüyle beslenmesini, 2 yaşına kadar ise kısmen de olsa diyette bulundurulmasını önermektedir. Ek gıda nedir? Ek gıdalar, “bebek beslenmesinde anne sütü, bebek formülleri veya devam formüllerinin tamamlayıcısı olarak ya da küçük çocukları ileri yaşlardaki günlük diyetlerine alıştırmak için kullanılan gıdalar” olarak tanımlanmaktadır. Ek gıdalar işlenmiş tahıl bazlı olan ve tahıl bazlı olmayan gıdalar olarak sınıflandırılır. Ek gıdalar bebek ve küçük çocukların beslenmesinde kullanılması uygun olan bileşenlerden üretilir, bebek ve küçük çocukların sağlığına zarar verecek miktarda herhangi bir madde içermez. Endüstriyel bebek besinlerinin güvenilirliği nasıl sağlanmaktadır? Endüstriyel bebek besinleri, ilgili mevzuatında belirlenen kurallara göre üretilir ve içerdiği tüm bileşenler, sıkı güvenlik ve kalite standartlarına uymak zorundadır. Üretim sürecinin tamamı, ürünün fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik güvenliğinin sağlanmasına yönelik olarak tasarlanır. Üretim ve ambalajlama işlemleri, maksimum korumayı sağlayacak ve ürünleri raf ömrü süresince mümkün olan en iyi koşullarda tutacak şekilde seçilir. Üreticiler; sıkı kalite kontrol standartlarına uyarak kullandıkları ham maddeleri; tarım ilacı kalıntısı, hormon, GDO, mikotoksin, ağır metaller vb. gibi sağlık için risk oluşturacak kimyasal ve mikrobiyolojik bulaşanlar açısından kontrol etmekte ve ham maddelerin güvenli olduğundan emin olduktan sonra üretimde kullanmaktadır. Ürünlerini, İyi Üretim Uygulamaları GMP kurallarına uygun olarak yüksek ve modern teknolojiye sahip üretim hatlarında üretmektedirler. Bebek gıdaları bebekler için güvenli midir? Bebek gıdaları doğru şekilde hazırlandıkları, saklandıkları ve kullanıldıkları sürece güvenlidir. Bununla birlikte güvenliğin sağlanması için üretici tarafından belirtilen talimatlara uyulması önemlidir. Mikrobiyolojik güvenlik açısından hazırlama ve işleme hijyen kurallarına uygun olmalıdır ve hazırlanan besinin hemen tüketilmesi en güvenli seçenektir. Üretici tarafından verilen kullanma talimatları tam anlamıyla takip edildiği sürece bebek formüllerinin güvenliği konusunda endişelenmenize gerek yoktur. Bebek gıdalarında aşırı şeker mi vardır? Bebek formüllerinin şekerle dolu” olduğuna dair iddialar, zaman zaman ortaya atılmaktadır. Bu ifade doğru değildir. Laktoz formundaki şeker, anne sütünde %7 inek sütünden daha yüksek miktarda bulunur ve bebek için çok önemli bir kullanılabilir kalori kaynağı olarak nitelendirilir. Bebek formülleri, anne sütüyle aynı miktarda laktozu içerecek şekilde formüle edilmiştir. Bebek besinlerinde katkı maddesi kullanılır mı? Bebek besinleri üreticileri, bebek besinlerinde katkı maddesi kullanımına ilişkin ihtiyatlı bir yaklaşım sergilemektedir. Yasal düzenlemeler, bebek besinlerinde katkı maddelerinin kullanımına izin vermemektedir. Türk Gıda Kodeksi ne göre aksi belirtilmedikçe sağlık sorunu olan bebek ve küçük çocuklar için hazırlanmış gıdalar da dâhil olmak üzere hiçbir bebek ve küçük çocuk gıdasında katkı maddesi kullanılamaz. Endüstriyel bebek gıdalarında GDO kullanılır mı? Bebek gıdası üreticilerinin tamamı, tüketicilerin genetiği değiştirilmiş organizmalar hakkında duyduğu endişeler konusunda oldukça duyarlıdır ve ürünleri formüle ederken bu endişeleri dikkate almaktadır. Ülkemizde GDO ve ürünlerinin bebek formülleri, devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek gıdalarında kullanılması “Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik” ile yasaklanmıştır. Şirketler, soya veya mısır gibi genetiği değiştirilmiş materyal bulundurma potansiyeline sahip bileşenler söz konusu olduğunda yoğun bağımsız analizlere tabi tutularak dikkatli bir şekilde denetlenen tedarikçilerden GDO’lu olmayan türleri satın almaktadır. Pestisit-tarım ilacı nedir, bebek ve küçük çocuk ek gıdalarında tarım ilacı kalıntısı var mıdır? Bebek ve küçük çocuk ek gıdaları üretiminde kullanılan tüm ham maddeler tarım ilacı kalıntısı bakımından titizlikle incelenmekte olup üretimde tarım ilacı kalıntısı bulunmayan ham maddeler kullanılmaktadır. Alerji ve gıda intoleransında bebek besinlerinin rolü? Bebek besinleri endüstrisi, sağlıklı bebekler için üretilen formüllerin yanı sıra alerjik ve gıda intoleransı olan bebekler gibi özel beslenme gereksinimleri olanlar için de formüller üretmektedir. Doktorlar tarafından tavsiye edilen bu özel bebek formülleri soya bazlı, hipoalerjenik ya da laktozsuz olabilmektedir. Özel gereksinimleri olan bebeklerin gösterdiği reaksiyonlar konusunda bilgi düzeyinin artması, özel formüllerin geliştirilmesini sağlamaktadır. Örneğin, inek sütü alerjisi olan bebeklerin protein alımını sağlamak için soya bazlı formüller geliştirilmiştir. Ailelerinde alerji geçmişi olan bebekler için hipoalerjenik formüller sunulmaktadır. Önce alerjinin tanımını yapalım Bağışıklık sisteminin bir maddeye gıda alerjisindeyse gıdaya karşı ortaya çıkan uygunsuz reaksiyonudur. Bir besin alındıktan sonra o besine veya besinin içindeki bir katkı maddesine karşı bağışıklık sistemi hücreleri ve antikorlar aracılığıyla bir reaksiyon ortaya çıkar. Reaksiyon, bağışıklık sistemi aracılığıyla olmazsa “alerjiden” söz edilemez. Mesela IgE denen antikorlarla, lenfositlerle veya daha nadiren hem antikor hem lenfositlerle birlikte ortaya çıkan reaksiyonlar, immünolojik reaksiyonlara örnek gösterilebilir. Sütte bulunan laktozu sindirememeye bağlı hazımsızlık, süt alerjisi değil, enzim eksikliğine bağlı bir reaksiyondur. İmmün Sistem Nasıl Çalışır? Bağışıklık sistemimiz vücudun “kendi” doku ve proteinlerini tanıyan ve “yabancı” dokuları, proteinleri, mikropları ayırt eden hücrelerle, bunların işlevlerine yardım eden antikorlardan oluşur. Normalde yabancı bir protein mesela arı zehri, böcek ısırığında böceğin salgısı veya aşı yapılınca bakteriler vücuda girince hücreler ve antikorlar çalışmaya başlar; ısırık yeri şişer, aşıda vücuda giren bakteriye karşı “hafıza hücreleri” gelişir ve “o” maddeye karşı reaksiyon gelişmiş olur. Gıda alerjilerindeyse aslında doğal olarak vücudun “yabancı” olarak algılamaması gereken bir besin maddesine vücut “yanlışlıkla” aşırı tepki vermektedir. O gıda madesine karşı aşırı antikor üretmekte veya antikor üretmek yerine lenfosit hücreleriyle tepki vermekte. Gıda alerjilerinde tanıyı zorlaştıran bir faktör, belirtilerin, gıda alımından hemen sonra ortaya çıkmayabilmesidir. Bazen gıda alımından hemen sonra reaksiyon ortaya çıkar ki o zaman gıdayla alerjik reaksiyon arasındaki ilişki için deneme-yanılma testi yapmak daha kolay olur. Mesela birçok hastam var ki yoğurtlu kaşık dudağına değdikten hemen sonra yüzü kıpkırmızı olup 1-2 gün içinde de bu bölgelerde başta olmak üzere egzama gelişiyor. Bunlarda İSA İnek Sütü Alerjisi olduğunu söylemek zor olmaz. Ancak bazen immün sistem gıdaya saatler ve hatta bazen günler sonra tepki gösterir ki bu durumda tanı koymak çok güçleşir. Yediği içtiğiyle bağlantı kurulamayan çocuklarda uzun süreli diyetlerle tanı koymaya çalışılır. Başta İSA olmak üzere gıda alerjilerinde, birden fazla gıdaya karşı alerji görülebilmektedir. Mesela inek sütü alerjisi olan bir bebekte susam veya buğday başta olmak üzere tahıllara karşı da alerji varsa tanı koymak iyice zorlaşır. Çocuklarda gıda alerjisi belirtileri nelerdir? Bu konuda ayrıntılı yazıyı gıda alerjileri bölümümüzde bulabilir ve buradan da ulaşabilirsiniz… Tıbbi pratiğimizde genel hatlarıyla 2 tür gıda alerjisinden bahsedebiliriz Besinsel ReaksiyonBelirtilerBağışıklık MekanizmalarıTanı KoymaErken belirtiler IgE aracılıklıKızarıklık, döküntüIgE üretimi artar ve alerjik reaksiyonlar başlarKanda IgE ve deneme-yanılma yöntemiGeç belirtiler non-IgE aracılıklıEgzama, ishal, büyüme geriliğiIgE artışı olmadan, hücreler aracılığıyla alerjik reaksiyon Kaynak Johansson EAACI Report, Allergy 2001; 56 9 813-24 Meraklısına Tip I reaksiyon IgE aracılıklı Besin alerjisinde en sık rastlanan, en çok araştırılan reaksiyondur. Vücuda antijen girmesiyle lenfositlerden çok miktarda IgE salgılanır. Bu IgE, gidip diğer bağışıklık hücrelerini uyarır. Uyarılan hücrelerden hem erken reaksiyona neden olan maddeler salgılanır ve kızarma, karın ağrısı, kramp, kusma, döküntü, tansiyon düşmesi olur hem de geç reaksiyona neden olan hücresel tepkimeler başlar. IgE aracılıklı reaksiyonda der testleri genelde pozitiftir. Ancak 2 yaş altındaki çocuklarda hem deri testleri hem de özgül IgE düzeyleri yanlış negatif çıkabilir. Yani hasta alerjik olduğu halde IgE düşük ve deri testinde yanıt yok. Yine de pozitif çıkan çok sayıda vaka bulunduğu için hastaya testler rutin olarak yapılmalıdır. Tip II Sitotoksik Reaksiyon Besin alerjilerinde etkinliği olmayan ya da çok az olan bir reaksiyon çeşididir. Kompleman denen bağışıklık maddeleriyle gerçekleşir. Tip III reaksiyon Antijen-antikor kompleksi Yapılan araştırmalarda hem normal insanlarda hem de gıda alerjisi olanların kanında aktijen-antikor kompleksleri saptanmış. Besin alerjisi olanlarda bu komplekslerin düzeyi daha da yüksek bulunmuş ancak bu komplekslerin besin alerjisine yol açtıklarına dair kesin kanıt bulunamamıştır. SD Tip IV reaksiyon Hücre aracılığıyla olan reaksiyon Besin alımından saatler-günler sonra ortaya çıkan reaksiyondur. Besin alerjili birçok hastada besin alımından sonra lenfosit sayısı arttığı gösterilmiştir. Ancak bu artış alerji belirtisi olmayanlarda da görülebilmektedir. En çok alerjik reaksiyon yapan gıdalar hangileridir? İnek sütü İnek sütü, süt çocukluğu çağında ilk karşılaşılan yabancı protein olup en sık karşılaşılan gıda alerjilerinin başında gelir. İnek sütünde insanlara antijenik etki yapan 25’ten fazla protein olduğu saptanmıştır. Bunların içinde en önemli protein beta-laktoglobulindir. Daha az olmak üzere diğer inek sütü proteinleri alfa-laktalbümin, bovin serum albumini, kezein vs. alerjik reaksiyon yapabilir. Goldman ve arkadaşları, provokasyon testiyle inek sütüne alerjisi olan 85 çocuğu incelemişler; bunların %62’sinde beta-laktoglobin, %60’ında kazein, %53’ünde alfa-laktalbümin ve %52’sinde de bovin serum albüminine karşı duyarlılık saptamışlardır. Bu çocukların sadece %50’sinde deri testi + çıkmıştır. SD Tavuk yumurtası Gıda alerjilerinde önemi bir etken de tavuk yumurtasıdır. Yumurta beyazında bulunan ana alerjenler ovomukoid ve ovalbümindir. Daha alerjen olan, yumurta beyazıysa da yumurta sarısındaki gamaglobülin ve avovitellin I de alerjen özellik göstermektedir. Balıklar ve kabuklu-kabuksuz deniz ürünleri midye-istiridye- kalamar Balık da hem çocukta hem erişkinde alerjik reaksiyon yapabilen bir besindir. Pişirmeyle alerjik özelliği azalmaktadır. Her balığın alerji yapmayabileceğini, bazı balıkları yeyince kızarıp şişen veya kusan bir çocuğun bir başka balığı yediğinde alerjik reaksiyon göstermeyebileceğini görüyoruz. Burada ayırım için gene deneme-yanılma yöntemini uygulamak gerekir. Ancak yapılan bir araştırmada morina balığının beyaz etinden elde edilen 113 aminoasitten oluşmuş “alerjen M” veya “Gad c I” adlı proteinlerin hem ısıya yani pişirmeye hem de sindirim enzimlerine dirençli olduğu, üstelik birçok balıkta bu ortak proteinlerin de bulunduğu gösterilmiştir.SD Bazı kuruyemişler Buğday ve tahıllar Buğday ve diğer tahıllarda bulunan globülin, glutenin ve gliadin fraksiyonları alerjik reaksiyona neden olabilmektedir. Biz de günlük pratiğimizde sanılandan daha fazla buğday alerjisiyle karşılaşıyoruz. Buğday ile pirinç ve arpa arasında en fazla çapraz alerji olduğu gösterilmiştir. Yer fıstığı Soya Soya, özellikle çocuklarda olmak üzere alerjik reaksiyona neden olabilmektedir. Süt alerjisi olanların birçoğunda soya alerjisi de görülür. Meyve ve sebzelerin bazıları İnek sütüne alerji 1-3 yaş civarında kaybolurken fındık, fıstık ve deniz ürünlerine alerji ömür boyu sürebilmektedir. Yumurta alerjisi ve aşılar Bize gelen çocukların ailelerinde, yumurta alerjisi olanlara bazı aşıların “hiç yapılmaması” gerektiği yönünde bazı endişelerle karşılaşıyoruz. Çünkü mesela kızamık-kızamıkçık-kabakulak ve grip aşısı başta olmak üzere virüs aşıları tavuk yumurtası embriyosunda üretilmektedir. Ancak yapılan birçok araştırmada bu aşıların, yumurta alerjisi olan çocuklarda güvenle kullanılabileceği gösterilmiştir. Üstelik bu aşılara bağlı anaflaksi tablosu gelişen çocukların büyük bir kısmında yumurta alerjisi olmadığı belirlenmiştir. Yine de Yine de Amerikan Pediatri Akademisi, Enfeksiyon Hastalıkları komitesi, bu aşılardan önce alerjik reaksiyon ve anaflaksi için önlem alınarak aşı yapılmasını önermektedir Eyvah şimdi ömür boyu her şey yasak mı? Başta süt alerjisi olmak üzere gıda alerjilerinde ailelerde ilk ortaya çıkan tepki bu “Eyvah şimdi ömür boyu her şey yasak mı? “ Ama gözünüz aydın ki hayır… Evet, belki 1-2 sene süren sıkıntılı bir sürece gireceksiniz ama sütlü gıdalar veya mesela fındık yiyememesi, ömür boyu yiyemeyeceği anlamına gelmiyor. Ayrıca bazı gıdalara alerjik olması, başka şeylere de alerjik olacağı anlamına gelmiyor. Bir başka çocuğun yiyemediklerini sizin çocuğunuz yiyebiliyor olabilir… Çocuk doktorunuz ve diyetisyeninizle bir beslenme listesi çıkarabilirsiniz… Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

inek sütü alerjisi ek gıda